Muhammed Desûkî
(1934/…)


İDE AKADEMİ 2020-2021 | DERS NOTLARI | 29 OCAK 2021

Hayatı

  • 1934 yılında Mısır'da Dehlekiyye’de dünyaya gelmiştir.
  • Kahire Üniversitesi Dâru’l-Ulûm Şeriat fakültesinde, ihtisasını usûl-i fıkıh üzerine yapmıştır. Bu alanda lisansüstü çalışmalarına devam etmiş ve master tezinde “sigorta” konusunu, doktora tezinde ise “İmam Muhammed’in Usûle Katkısını” çalışmıştır.
  • Âmâ olan Taha Hüseyin'in yanında birkaç sene okuyucu olarak görev yapmış. Onun okuduklarını dinlemiş. Fakat Taha Hüseyin’den çok fazla etkilenmemiştir.
  • Daha sonra şeriat fakültesinin kuruluşunda görev aldığı Libya’ya giderek 7-8 sene orada kalır ve ardından Katar Üniversitesi Şeriat fakültesinde bir süre hocalık yapar.
  • 1950-1970 yılları arasında özellikle Mısır’da usûl-i fıkhın yeniden inşası, tecdidi, “Fıkhu’l-Mukârın” dediğimiz mukayeseli hukuk alanında çok önemli çalışmaların içinde yer alır.
  • Dünyanın muhtelif yerlerinde konferanslar vermiştir. Aynı zamanda İslam İş Birliği Teşkilatı’nın Fıkıh Akademisi üyeliğini de yapmıştır.

Usûl Çalışmaları

  • Öncelikle bütün çalışmalarında tecdid ve içtihad arasındaki ilişki üzerinde durur. Gelenek, tecdid ve ictihad üçgeninde fıkıh ilmini yeniden ele almak, yeniden okumak gerektiğini düşünür.
  • Desûkî, fukahanın metinlerinin zaman zaman mukaddes nas haline getirildiğinden şikâyet eder. İslam fukahasının her birinin kendi çağlarında fıkıh ile hayat arasında doğru ilişkiler kurarak büyük içtihadlar yaptıklarından ve İslam medeniyetine süreklilik kazandırdıklarından büyük bir övgü ile söz etmekle birlikte bazı fıkhi görüşlerin dondurularak nas haline getirilmesinin İslam ümmetinde büyük krizler meydana getirdiğini ileri sürer.
  • Özellikle fıkhı yeni bir usûl ile yeniden ele alabilmek için sabit ve değişken, sabit ve mütehavvil veya sabit ve mütegayyir meselesini halletmek gerektiğini ifade eder.
  •  Kendisinin bu konudaki usulü şöyledir: İslam fıkhının bir “İnsan-Allah” ilişkisi ile ilgili bir de “İnsan-âlem” ilişkisi ile ilgili boyutları vardır. Bir de hem “İnsan-Allah, hem “İnsan-âlem” ilişkisini ilgilendiren bir boyutu vardır.
    • “İnsan-Allah” ilişkisi ile ilgili boyutunda fıkıh ön plandadır ve bu kısımda herhangi bir değişkenlik olmaz” der. Orası sabittir ve ictihada medar değildir. Dolayısıyla sabiteler arasında değerlendirilir.
    • İnsan-âlem, insan-insan, insan-eşya ile ilişkili olan kısımların ise değişken olduğunu söyler. “Ancak üçüncü kısımda ise ihtilaf var, bu ihtilafı her asrın müçtehitleri çözecektir,” diyerek formülasyonunu ortaya koyar.
  • Açıkça dinin değişkenlerinin varlığının, fıtrat dini olarak dinin evrenselliğinin de bir alameti olduğunu söyler. Nas olmayan konular ve değişkenlerin yani “ezmanın tagayyürü ile ahkâmın tagayyürü” ilkesinin varlığı, fukahâya geniş bir içtihat alanı bırakıyor.
  • İçtihat ve tecdit arasındaki ilişkiyi değerlendirirken dört başlık ele alıyor:
    • Mudâresetu’s-Serveti’l-Fıkhiyye: Bizim fıkhi mirasımız bugün için ne ifade ediyor? 
    • Tecdîdu fî Menheci’l-Usûli: Usûl ve metodolojide yapılması gereken bir değişiklik, bir yenilenme. 
    • İnâyetu bi’l-Makâsıdi’ş-Şer’iyye: Makasıd-ı Şer’iyeye özellikle itina göstermek. Belki ileride gelecek, makasıdı usûlün içinde değerlendiriyor. Müstakil bir ilim olarak ele almıyor. Hatta İbn Haldun’un yaptığı tasnife dördüncü bir kısım ilave ediyor.
    • Fıkhu’l-Vakî: Burada fıkıh ile hayatın gerçekleri arasındaki ilişkiyi yeniden kurmak üzerinde durur. Fıkhu’l-Vakî’ile yeni bir iktisat fıkhı, siyaset fıkhı, çevre fıkhı, vakıflar fıkhı ve “fıkhu’l-ekalliyât” inşa edilmesi gerektiğini ifade etmektedir.
  • Ayrıca usûl-i fıkıh ile usûl-u kanun veya “Fıkhu’l-kanun” dediği alan arasında yeni bir ilişki kurmaktan bahsediyor.
  • Vahyi, “taknin” çalışmasına da dahil olarak vahiyden kanunlar çıkarıp yazmayı ve vahiyden bir düstur çıkarmayı tevil olarak değerlendiriyor. Ancak Desûkî bunun usûlünün belirlenmesi ve bu usûlün de usûl-i fıkıh ile ilişki içinde olması gerektiğinden söz ediyor.
  • Usûl-i fıkhın yenilenmesi ile ilgili yaptığı önerilerden biri, el-Fıkhu’d-Dakik bi Masadiri’l-Ahkâm:  “Ahkâmın kaynakları ile ilgili Fıkhu’d-Dakik” (en ince fıkıh) ve el-Makasidu’l-Âmme li’t-Teşri” ve şeriatın en genel makasıdını tespit etmek ve sonra da “İlm’i-Usûl” ile “Usûl-i Kanun” arasında doğru ilişki kurmaktır.
  • Dört içtihat alanını genişletmeyi öneriyor: İcma, kıyas, istihsan ve istishab gibi bazı delillerin kavramsal içeriklerini geliştirmekten bahsediyor.
  • Usûl-i fıkhın yenilenmesiyle ilgili dört ilke, Reysuni hocanın da kitaplarında tekrarladığı dört ilkedir:
    1. Usûl ilminden olmayan şeyleri ilga etmek.
    2. Makasıdı bütün yönleriyle ele almak. 
    3. Kıyas, İcma, istihsan, istishab gibi delillerin alanlarını genişletmek, geliştirmek. 
    4. Usûl kaideleri ile tatbik edilen furu’ arasında doğru ilişkiler kurmayı öneriyor.

Eserleri:

  • Usulle ilgili iki önemli çalışması vardır:
  1. نحو منهج جديد لدراسة علم أصول الفقه / Nahve Menhecin Cedid li Diraseti’İ-lmi Usûli’l-Fıkhi”. “Usûl-i Fıkıh Araştırmalarında Yeni Yöntem”. Usûl-i Fıkhın tecdide ihtiyacını ifade eden ilk metinlerden, risalelerden bir tanesidir.
  2. نظرة نقدية في الدراسات الأصولية المعاصرة / Nazretu’n-Nakdiyye fi’d-Dirasâti’l-Usûliyyeti’l-Muasıra”. “Çağdaş usûl araştırmalarına eleştirel bir yaklaşım”. Muhtevası itibariyle oldukça güzel ve önemli bir kitaptır.

                                                                                  

Hazırlayan: M. Seyid Bağcivan