Şah Veliyyullah Dehlevî
(1703-1762)


İDE AKADEMİ 2020-2021 | DERS NOTLARI | 30 Ekim 2020

  • Hint alt kıtasının inşa ettiği gelenek, tasavvufu, ahlakı, fıkhı, kelamı ve hadisi cem eden karma bir gelenektir. Bu gelenek içinde çok önemli âlimler, şahsiyetler ve mütefekkirler yetişmiştir. Onlardan biri de 18. yüzyılda usûl arayışı olarak bir ihya, tecdit hareketine öncülük eden Şah Veliyyullah Dehlevî’dir.
  • Âlim ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Babası Ahmet bin Abdurrahim Dehlevî, meşhur Feteva-i Âlemgeriyye olarak bilinen Fetevâ-i Hindiye koleksiyonunun ortaya çıkmasında emeği bulunan bir fakihtir.
  • Şah Veliyyullah’ın Mekke’ye ve Medine'ye gitmesi, orada okuması, hadis ilmine önem vermesi, hadis ilmini büyük oranda Hindistan’a taşıması, orada bidatler ile mücadele etmesi önem arz eder.
  • Kendisi bir Hanefi olduğu halde onun için genelde şöyle denir: “Amelen Hanefiyyun, tedrisen Şâfî’yyun” yani amel bakımından Hanefi ama aldığı dersler ve tahsili bakımından Şafidir.
  • Şah Veliyullah kendi döneminde pek çok itirazlara maruz kalmasına rağmen Hint alt kıtasındaki Müslümanların üzerinde ittifak ettiği nadir insanlardan birisidir.
  • Eğer bir âlimin bir usûlü varsa o, bir ekole dönüşür.
  • Dehlevî de başlı başına bir ekoldür, mekteptir. Onu ekol kılan şey, kendine özgü bir usûl arayışı içinde olmasıdır.
  • Hadis ile fıkhı birleştirerek, fıkhû'l-hadis çalışmalarını yapmıştır. O, Hanefi geleneğinin hadisle yeniden yoğrulmasını sağlamıştır.
  • İlimlerde tecdid hareketiyle beraber, içtihat ve maslahat meselesini ele alır.
  • Tasavvuf ile şeriatı, akılla nakli birleştirme ve buna bağlı olarak da içtihat ve taklit üzerinde durmuştur.
  • Dehlevî’nin ıslah hareketinin gayesi; medreselerin sistemini değiştirmektir. Medresenin sistemi içine tarih ve hikmet derslerini yerleştirmeyi amaçlamıştır.
  • Öncelikle ilimleri; şeriat ilimleri ve maslahat ilimleri olmak üzere ikiye ayırır.
  • Maslahatı ahkâmın temeli olarak kabul eder. Ona göre her hükmün dayandığı bir illet vardır ve bu illet de maslahattır. Yani insanlığın mesâlihidir ve mefâsidi ortadan kaldırmaktır.
  • “Fıkhın en büyük ruhu içtihattır. İçtihadı kaybettiğimizde fıkıh, ruhunu kaybeden bir cesede dönüşür.” Diyerek fıkhın ruhunun ahkâmın esrarı olduğuna değinir, ahkâmın felsefesi olduğuna da işaret eder.
  • İlimleri tertibe tabi tutar. Hadis ilminin ardından, sırasıyla dil bilimleri, istinbat ilimleri, istidlal ilimleri ve esrar ilmi gelir, der.
  • Dehlevî’nin İslam kültürüne kazandırdığı bir kavram “irtifakat”tır. “Bütün insanlığın faydasına olan şeyler” diye çevrilebilecek bu kavramı Dehlevî, makâsıda yerleştirmiştir.
  • Ahlak ile usûlü ve ahlakla fıkhı birleştirirken “saadet” kavramını merkeze alır. Ona göre saadeti elde etmek için dört haslete ihtiyaç vardır: Birincisi, temizlik/nezafet/taharet; taharet kavramı maddi ve manevi bütün temizlikleri içine alır. İkincisi, Allah’a huşu ile yönelmek; bütün ibadetleri bu başlık altında ele alır. Üçüncüsü, semahat/hoşgörü/müsamaha; bunu da insanın diğer insanlarla ilişkilerini ele alan bir kavram olarak ifade eder. Dördüncüsü, adalettir.
  • Dünya ve ahiret saadeti dört şeye bağlıdır: “Adalet, semahat, huşu, nezafet.” Dehlevî bu hasletleri makâsıd olarak belirler.
  • Muvatta eksenli bir hadis çalışması yapmak ciddi bir usûl gerektirir. Zira Muvatta, Medine döneminin hafızasıdır. İmam Mâlik Muvattada Resulullah'ın ve ashabın yaşadığı devri kaleme almıştır. Şah Veliyyullah Muvatta’ya biri Arapça diğeri Farsça olmak üzere iki şerh kaleme almıştır: el-Mesvâ ve el-Musaffâ fî Şerhi Muvatta.
  • O, otobiyografi niteliğinde olan el-Cüz’ül-Latif fi Tercümeti Abdi’z-Za’îf (Acizane Abdi Fakirin Tercümeyi Hali) isimli bir risale yazmıştır.
  • Şah Veliyyullah’ın Hüccetullahi’l-Bâliga, İ’kdülcîd fî Ahkâmi İctihad ve’t-Taklîd ile el-İnsaf fî Beyâni Esbâbi’l-İhtilâf isimli üç eseri her satırı üzerinde teemmül etmeyi gerektiren önemli eserleridir.
  • Dehlevî, Hüccetûllâhi’l-Bâliğa eserinde akılla nakli, tasavvufla şeriatı ve usûl ile ahlakı birleştirir.
  • Eserin akılla ilgili bazı bölümlerinde ve husun-kubuh meselesini belirleme noktasında akla aşırı vurgusu nedeniyle, Hindistan’da Mutezili olmakla suçlanmıştır.
  • Eser iki bölüme ayrılır: Birinci bölümde; “İlahî Şeriatlarda” şeri olan maslahatları belirleyen kaideler ile Mebhasü’l Birri ve’l-İsm; (iyilik ve kötülük) ve Mebhas’ü Siyâsâtü’l-Miliyye (milli siyasetler bahsi) üzerinde durur. İkinci bölümde Risalet-i Muhammediyeyi, Kur’an ile sünneti birleştiren bir delil olarak ele alır. Risalet’in parçası olan sünnetle, diğer sünnetleri birbirinden ayırır. “Müslümanların kıyamet sabahına kadar örnek almakla mükellef oldukları sünnet, risaletin parçası olan sünnettir.der.
  • Şah Veliyyullah Dehlevî ekolü ve mektebi Hindistan, Pakistan ve Bangladeş’te devam etmiştir.