Ebû Abdillah eş-Şerîf et-Tilmisânî
(ö. 771/1370)


İDE AKADEMİ 2020-2021 | DERS NOTLARI | 02 NİSAN 2021

Hayatı ve İlmi Çalışmaları

  • Şerif Tilmisânî bugünkü Cezayir’deki Tilmisan köyünde 710 yılında dünyaya gelmiştir.
  • Endülüs’ten insanlar Tilimsan’a gidip ilim almaya başlamışlar. Tilimsan’da yetişen bazı hocalar da Gırnata’ya, Kurtuba’ya davet edilmiş ve orada dersler vermişlerdir.
  • Ulaşım aracının at ve deve olduğu zamanlardaki ulema sirkülâsyonu ulaşım aracının uçak ve araba olduğu zamandan daha fazladır.
  • O devirde yaşayan bir âlimle ilgili “Semerkant’da doğdu, fıkhı Bağdat’da okudu, Medine’de hadis eğitimi aldı, kelamı Kahire’de aldı” şeklinde bilgilere rastlayabiliriz.
  • Usul tarihine bakıldığında Endülüs ve Kuzey Afrika’da yani Garpta usul yazımı Şarktan çok sonradır. Geç dönemlerde usule ilgi gösterilmeye başlanmıştır. Yani Endülüs’ün usul tartışmaları Şarktaki usul tartışmaları bittikten ve istikrar bulduktan sonradır.
  • Gazâlî’nin “el-Mustasfa” eserini Endülüs’e Ebu Bekir İbnü’l-Arabî götürmüştür. İbnü’l-Arabî Gazâlî’nin ilim halkasında yetişmiş Endülüslü bir âlimdir.
  • Mustasfa eseri Endülüs’e götürüldüğünde ciddi bir usul tartışması başlıyor. Daha sonra Doğudan Razi’nin eserleri gidiyor, sonra İbnü’l-Hacib “Muhtasar”ını yazıyor. Bunlar Endülüs’te ciddi bir tartışmaya yol açıyorlar.
  • İmam Şafi’nin “Risale”sini tedvin edilmiş ilk usul kitabı olarak kabul edecek olursak ilk büyük yenilik Kadı Abdulcebbarlar ile birlikte Mutezilenin kelamla bu ilmi birleştirmesi olmuştur.
  • İkinci yenilik olarak Bâkıllânîlerin bir kez kelamla usulü Eş’ari ve Ehl-i sünnet kelamını dikkate alarak birleştirmelerini kabul edebiliriz.
  • Üçüncü yenilik evresinde ise Hanefilerin fukaha metodunu inşa etmeleri Cassaslara, Debbusilere, Serahsilere, Pezdevîlere bir farklılık arz etti.
  • Dördüncü bir evre Cüveynî ve Gazâlî’nin usulü mantık ilmiyle birleştirmesi oldu.
  • Özellikle Gazâlî’nin Mantık ilmini usulün içerisinde ayrılmaz bir parçası haline dönüştürmesini, hatta İslami ilimlere mantık ilmini büyük bir cesaretle yerleştirmiş olmasını biz beşinci bir yenilik evresi olarak görüyoruz.
  • Gazâlî’den sonra bir duraklama dönemi var ama bilhassa Râzî’nin çalışması bir yenilikten çok bir cem çalışması olarak kabul edilir. Yine bu dönemde İbn Hazm ve İbn Teymiye’nin yerleşik usule itirazları Arap âleminde usulde tecdit hareketleri olarak dikkate alınır. Bunu da altıncı yenilik evresi olarak kabul edebiliriz.
  • Gazâlî’den sonra makasıdın bir mektep olarak ortaya çıkmaya başlaması ve usulün temel bir alanına dönüşmesini yedinci değişiklik olarak değerlendirirsek Şâtıbî’yi de makasıdı müstakil bir usule dönüştürmesinden dolayı bu evrede zikredebiliriz.
  • İbn Abdi’l-Berr ve Kadı İ’yaz, el-Venşerisi ve Ahmet et-Tumbukti gibi Endülüs’ün ve Kuzey Afrika’nın ilimler tarihini yazan âlimlerden öğrendiğimize göre uzun bir müddet Endülüs ve Mağrip’te Malikilik usul üzerinden değil füru’ fıkıh üzerinden yürümüştür.
  • O devirde Maliki mezhebine bağlılık adeta dinin kendisine bağlılık mesabesinde kabul edilmiş hatta Şarktaki âlimlerin usul ile ilgilendiklerini öğrendikleri zaman bunu yadırgadıklarına dair İbn Abdi’l-Berr ve Kadı İyaz çeşitli nakillerde bulunmuşlardır.
  • Şerif Tilmisânî’nin ders halkasından üç önemli âlim yetişmiştir. Birisi İmam Şâtıbî, ikincisi Abdurrahman İbn Haldun ve üçüncüsü Yahya İbn Haldun. Bunların yanında Zeynuddin İbni Hatib, İbni Kunfuz, İbni Sekkâk, Ebu Said İbni Lübb gibi âlimler de Endülüs’ten gelip Tilimsan’da Şerif Tilmisânî’den ders almış âlimlerdir.
  • Şerif Tilmisânî’nin hayat hikâyesini daha sonra Mağrip Maliki âlimlerinin Tabakat eserlerinden öğreniyoruz. Ayrıca onun tarım ilmine dair eserlerinin olduğu bilinmektedir.
  • Şerif Tilmisânî akli ilimlerle nakli ilimleri kendisinde cem eden mantık, felsefe, kelam, fıkıh, hendese ve astronomi gibi ilimleri okumuş bir âlimdir.

Usul Anlayışı

  • Şerif Tilmisânî’nin “Miftâhu’l-Vusûl ilâ Binâʾi’l-Fürû’ ale’l-Usûl” adlı eseri çok önemlidir.
  • Biz İbn Hafid el-Merzuk, Ebu Abdillah el-Makkari ve Şerif Tilmisânî’yi bütün yönleriyle detaylarıyla incelemeden hem Şâtıbî’nin “el-Muvâfakât”ını hem de makasıdın burada bir ekol olarak nasıl ortaya çıktığını anlamakta zorlanırız.
  • Şerif Tilmisânî’nin “Miftâhu’l-Vusûleserine baktığımızda kitabın kendine özgü konuları ve kavaid eksenli bir usulü olduğunu görürüz.
  • Usul meselesinde en önemli kavram asıldır. Asıllar, külli asıllar, kaideler, mebadiler ve menâhic olmak üzere usulü belirleyen kavramsal çerçeve bunlardan oluşur. Bir usulcü için en önemli şey bunları tespit etmektir.
  • Şerif Tilmisânî’ye göre aslında usul delildir, asıllar delillerdir. Fakat asıllar ikiye ayrılır: اصل بنفسه لازم عن اصل   / kendisi bir asıl, bir aslın parçası olarak asıl. Daha sonra اصل بنفسه kendi kendine denen asıl da kendi içinde ikiye ayrılır:
  • اصل نقلي و اصل عقلي/ nakli asıllar ve akli asıllar. Kıyası ve istidlali لازم عن اصل (bir aslın parçası olarak asıl) olarak görüyor. Kitap ve sünnet اصل بنفسه (kendisi bir asıl veya kendi kendine asıl)’dır.
  • Şerif Tilmisânî bir de varoluşsal asıllardan söz ediyor. Ona göre tabii asıllar nakli asıllara dayanır. Tabii asıllar zorunlu olarak onlardan vardığımız bir neticedir.
  • الأصل في الأشياء الإباحة  / Eşyada aslolan İbahadır. Tilmisânî bunun tabii bir asıl olduğunu söyler.
  • Böylece asılları naklî, aklî ve tabii olarak üçe ayırmış ve bu asılların birleşmesinden de küllî asıllar neticesine varmıştır. Bu külli asıllar makasıdı belirler. “Makasıd bu küllî asıllar üzerine bina edilmelidir” der.
  • Şerif Tilmisanî insanın fıtratının ve الحرية / özgürlüğün de tabii bir asıl olduğunu söyler bunu da  تخيير/ seçme olarak tabir eder. Ona göre insanın seçme hürriyeti tabii bir asıldır, bu tabii asıl usulün bir parçasıdır ve ihtiyat insanın korunmak için başvurmak zorunda kaldığı tabii bir asıldır.
  • Şerif Tilmisânî eserinde sürekli soruları sorarak ve kendisi cevaplayarak bilgiler verir. Bu da onun felsefe ile çok haşir neşir olduğunu gösterir. Mesela bazı başlıklar şöyle:

هل دلالة المنطوق على الحكم نفسه أوعلى متعلق الحكم

Mantukun delili hükmün kendisine mi yoksa hükümle ilgili bir hususa mı delalet eder?

هل الامر بواحد من أشياء هل يقتضي جميعها أو يقتضي منها واحد بعينه 

Bir şeyi emretmek o bir tek şeyi mi ifade eder yoksa bire benzeyen her şeyi mi içine alır?

هل أن الامر بشيء وسيلة هل يقتضي مأمور به أو لا يقتضيها

Bir şeyi emretmek emredilene de ait vesileyi de ihtiva eder mi etmez mi?

هل الامر بشيء هو النهي عن ضده  

Bir şeyi emretmek zıddını nehiy etmek manasına gelir mi?

هل النهي يفيد التحريمة أم الكراهة 

Nehiy sadece haramlık mı yoksa mekruhluk mu ifade eder?

 هل النهي يدل على الفساد المنهي عنه أو لا

Nehiy edilenin fesat olduğuna yani onun kötü bir şey olduğuna delalet eder mi etmez mi?

هل اللفظ يحمل على الحقيقة أو المجاز

Lafız hakikate mi delalet eder mecaza mı?

هل النسخ المنطوق يلزم نسخ المفهوم  

Mantukun neshi mefhumun neshini de gerektirir mi gerektirmez mi?

  • Şerif Tilmisânî diğer taraftan ta’lil meselesi üzerinde çokça duruyor. Mesela eserinde kasten öldürmenin kısas gerektirdiğinin illeti ve katilin mirastan mahrum bırakılmasının illetleri gibi önemli başlıklar vardır. Bu kitabın özgün bir başka konusu معقولية الاحكام التعبدية  /ta’abbudi ahkamın ma’kuliyetidir.
  • Miftâhu’l-vusûl’ünde Tilmisânî hikmet ve makasıd meselesini, aradaki farkları ayrı ayrı anlatır. Kitabın diğer bir özelliği de usul kaidelerine çokça yer vermiş olmasıdır ve şer’i deliller, akli deliller, tabii asıllar tasnifi önemlidir. Bir de cedeli usule katmaktan yana olmadığı yine bu eserinden bilinmektedir.


Hazırlayan: Eldiiar ZHALILOV