İslam Düşüncesinde Amel/Eylem Nazariyesi
Amel, Niyet ve Gaye

 

🔸Her amel fiildir fakat her fiil amel değildir. Yine her fiil harekettir fakat her hareket fiil değildir. Her hareket bir yer değiştirme dahi olsa iz bırakmayabilir. Fiil etki meydana getirir ve değişiklik yapar. Ameldeki faaliyet ise rastgele olmayıp yönlendirilmiştir.

🔸 Amele yön veren bir gaye bulunmadan amel meydana gelmez. İşte bu yön veren gayeye kasıt denilir. Şu hâlde gaye olmadan amel olmaz. Kasıt ise amelin ruhudur.

🔸 Kastedileni gösterme iradesi sebebiyle yönelişten ibaret olan kasıt türüne niyet denilir. Niyet kastedeni kendi iradesiyle kastettiğine alamet kılar. Bu durumda niyet eden kişi, kastettiğini iradeli şekilde gösteren kimsedir. Niyetin “yaratıcıya yaklaşma (تقرب الى الله)” gayesiyle yapılması gerekir.

🔸 Niyet amelin özüdür. Niyet olmazsa amel yapılmamış gibi olur. Buna karşın bir şartın eksikliği veya bir engelin çıkması sebebiyle amelin gerçekleşmemesi durumunda, niyet geçerli olmaya devam eder.

🔸 Amelin kendisine bağlı olduğu niyet asli konumda bulunduğundan amelin bizatihi bir gerçekliği yoktur, aksine onun durumu niyetin durumuna bağlıdır. Bu yüzden niyette Allah’a yakınlaşma kastı bulunmazsa, amelde de böyle bir kasıt olmaz.

🔸 Amel-i sakîl, insanın yaratıcısına delalet etme hususunda bir aracı olduğundan, Allah’a yaklaşma niyetinin tamamen safiyane olması ve tüm haz ve saiklerden uzak olması gerekir. Bu durumda insanın özgür iradesiyle yaratıcıyı gösterebilmesinin şartı “halis niyet”tir. Bu kişinin kalbinde sadece yaratıcısı vardır. Böylelikle kişi en ufak amellerinde dahi halis bir niyeti arar hale gelir.