İslam Düşüncesinde Amel/Eylem Nazariyesi
Kavramsal Çerçeve

🔸 Arapçada ilim (علم) ve amel (عمل) kelimeleri dil bakımından aynı harflerden müteşekkildir. Lügavi açıdan bu kelimelerden birinin diğerinden dönüşerek meydana geldiğini düşündüğümüzde ilmin amele amelin de ilmi yol açtığı söylenebilir.

🔸 İslam’da bilgiyle amel arasındaki ilişki, kendine özgü diyalektik bir biçim kazanmıştır: “Kişi bilgiye ne kadar çok dalarsa, o kadar müstakim bir amele ulaşır; amelde ne kadar çok derinleşirse, o kadar çok faydalı bilgiye ulaşır.”

🔸 Gazzali’nin bilgi ve amel arasındaki ilişkiye dair sarfettiği şu söz bahsimiz açısından önemlidir: “Amelsiz bilgi deliliktir, bilgisiz amel ise zaten yok hükmündedir.” 

🔸 İlim ve ameli birbirinden ayırma anlayışı, İslam Düşüncesi’ne Yunan Felsefesi’nden iktibas edilmiştir. Zira Yunanlılar nazari ve amelî hayatı birbirinden ayırt ediyorlar, nazarî hayatı amelî hayattan katbekat üstün tutarak onu sadece filozoflara özgü kılıyorlardı.

🔸 İslam’da ilim ile amel arasındaki ilişkiyi tanımlayan üç temel ilke bulunmaktadır:

🔸 Amele İtibar Etmeyi Önceleme İlkesi: Amele dönüşmeyen hiçbir meselenin öğrenilmesi ve araştırılmasında fayda yoktur. Hatta tahtında amel olmayan her sözün terkedilmesi gerekir.

🔸 Amele Dönüşme Talebini İçeren İlim İlkesi: İlimden sadece amel edilecek kısmın alınması gerekir. Hatta amele dönüşecek kadar ilim öğrenilmelidir.

🔸 Fayda Veren İlim İlkesi: Faydası sadece dünyayla sınırlı olmayan, ahirete de uzanan ilmi talep etmek gerekir. Ayrıca ilmin sadece kişiye değil başkalarına da faydasının olması gerekir