Prof. Dr. Mehmet Görmez: Küresel Zorluklar Karşısında İslam Düşüncesinin Geleceği: Yenilenme ve Eylem

"Günümüzde İslam düşüncesinin 'Arayışlar' merhalesindeyiz. Bu merhalede iki düşünce ortaya çıktı: ilki savunmacı düşünce, diğeri ise yenilikçi düşüncedir. İlki; geri kalış edebiyatı, diğeri ise tecdit edebiyatı doğurmuştur."

Mehmet Görmez

Enstitü Başkanımız Mehmet Görmez, Uluslararası İslam Düşünce ve Medeniyet Enstitüsü (ISTAC) ve Uluslararası Malezya İslam Üniversitesi (IIUM) tarafından 25 Mayıs 2023 tarihinde düzenlenen aylık Dünya Profesörler Konferansı programında Küresel Zorluklar Karşısında İslam Düşüncesinin Geleceği: Yenilenme ve Eylem başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi.

Görmez, İslam düşüncesinin tarihî seyrinin panoramasını, İlmi Etüdler Derneği (İLEM) tarafından yayınlanan İslam Düşünce Atlası’nda ele alındığı şekliyle dört dönem üzerinden çizdi. Söz konusu dönemlerin sırasıyla Klasik, Yenilenme, Muhasebe ve Arayışlar dönemi olarak isimlendirildiğini ifade etti, hangi asırları kapsadığına ve ne tür özellikleri haiz olduğuna değindi.

Son iki asırda Arayışlar döneminde İslam düşüncesinde, savunmacı ve yenilik esaslı iki düşüncenin ortaya çıktığına işaret etti ve bunları şu şekilde açıkladı:

1- Savunmacı düşünce (العقلية المتهمة): Kendisini sanık olarak konumlandıran, Batı’ya karşı daima sanık sandalyesinde gören, ithamlara cevap vermeye çalışan anlayıştır. Bu savunmacı anlayış, bir geri kalış edebiyatı doğurdu. Bu edebiyat, gerilemenin nedenlerini araştırmaya odaklandı. Ancak ilerleme ve gerilemeyi ötekinin kriterlerine, bağlamlarına göre ele alması itibariyle sorunludur, dedi.

2- Yenilikçi düşünce (العقلية الشاهدة): Kendisini tanık olarak konumlandıran, kendini çağın tanığı olarak gören bu düşünce ise bir tecdit edebiyatı doğurdu. Bu edebiyat yenilenmenin önemli olduğuna inandı. Ancak bu söylem, gerekli gereksiz her şeyi “yenilenme/tecdit” üzerinden okuması itibariyle bugünü anlayamayan, geleceğe dair çözüm üretemeyen, geçmişin tekrarından ibaret bir kısır döngüye sürüklendi, dedi. Tecdit teriminin sık sık kullanılmasının tecdidi âdeta dondurma noktasına getirdiğine işaret etti.

İslam düşüncesinin tecdidine dair önemli tespitlerde bulunan Mehmet Görmez, çözümün, usûl ve metodolojinin tecdidinde olduğunun altını çizdi.

İslam düşüncesinin tarihte yaşadığı ve gelecekte yaşayacağı en büyük sorunun metodoloji sorunu olduğunu, bu sorunun giderilememesi durumunda tecdit arayışlarında girilen çıkmaz sokaktan geri dönülemeyeceği tespitinde bulundu.

İslam düşüncesinin geleceğini inşa edecek usûl ve metodolojinin temel özelliğinin “köklere bütüncül bir bakış” olduğunu belirten Görmez, metodolojinin sahip olması gereken diğer özellikleri ise şöyle sıraladı:

1-  Amel, ahlak ve değer üretme,

2-  Şer'i nasların maksatlarını ayırt etme ve birleştirme (makâsıdu’t-tekvin, makâsıdu’l-ümran, makâsıdu’t-tenzil),

3-  Ümranın (medeniyetin) amaçlarını belirleme,

4-  Bilimlerin birliği ve tekamülünü gerçekleştirme (İslami olan ve olmayan bilimler söylemini terk edip bilimlerin birliğine odaklanma),

5-  Yeni ilimlerin üretim mekanizmasına ve yeni âlimlerin oluşmasına dair araçlara sahip olma (uygulama ve eylem amaçlarının belirlenmesi).

Tüm bunların ise şu üç temel tecdit ilkesi doğrultusunda yapılmasının zaruretinin altını çizdi:

🔹Salâh olmadan ıslah olmaz.

🔹Hayâ olmadan ihyâ olmaz.

🔹Ciddiyet olmadan tecdit olmaz.

Bu ilkeler doğrultusunda hareket edildiğinde tecdit çabaları ile şahit ümmet olmanın gereği olarak İslam ümmetinin, milletlerarası hak ettiği konuma kavuşması için takip edilecek sahih bir yol çizilebilir, nesillerin yolunu aydınlatacak âlimler yetiştirilebilir, karşılaşılan soru ve sorunlara etkin çözümler sunan usûl ve metodolojiler geliştirilebilir, dedi.