Dönem Ödevleri 2022-2023

‘İyi’nin Kuruculuğu ile Değerin Rehberliği Arasında Ahlak’ İsimli Makalenin Değerlendirilmesi
Kaşif Orhan

İDE AKADEMİ | DÖNEM ÖDEVİ 2022-2023

Özet

Bu çalışmada iyinin temel nitelikleri ele alınmış ve amaçtan çok anlama odaklanan değerlerin ahlaki hayata verdiği bakış Heidegger düşüncesi üzerinden ortaya konulmaya çalışılmıştır. Emrullah Kılıç’ın ‘Metafiziksel İyiden Değere: Ahlakın Yolculuğu’ isimli doktora tezinden yola çıkarak hazırlanan bu makale ahlakta iyinin ne olduğu, 18. Yy sonrası yaşanan değişimlerin iyi ve değer arasındaki farklılıklara nasıl olarak yol açtığı ortaya konulmaya çalışılmıştır. (Kılıç, 2022) Bu çalışmada Heidegger’in ahlak anlayışını -mevcudiyet metafiziği üzerine kurulu geleneksel iyi-den farklı olarak- kişiye yeni keşifler sunan ve daha çok ona rehberlik etmeyi amaçlayan değer diye nitelemesi incelenmeye çalışılmıştır.

Giriş

Ahlakta iyinin ne olduğu kurucu ve kural koyucu irade tarafından belirlenir. Değer olarak ifade edilen modern dönemdeki iyi ise sabit merkez ve amaçları olmaksızın birey merkezli olarak karşımıza çıkmaktadır. Makalede ifade edilen değer bireyin ahlaki yaşam konusunda kendisine rehberlik etmeyi amaçlamaktadır.

Klasik dönemdeki siyaset izlerini taşıyan ahlaki sistemin, teorik ve önceden belirlenen kurallarla kuşatılmış bir iyi anlayışını ortaya çıkardığı ifade edilmiştir. Modern dönemde ise teleolojik (her şeyin bir amacı olduğu görüşü) anlayışında terk edilmesiyle iyi yerini değer anlayışına bırakmıştır. Bunun da neticesi olarak metafizik temelli, kurala dayalı kuşanılan iyilik yerini insani iyi olan değerle ölçmüştür. Böylece modern insan kendi amaçlarını tayin etmeye muktedir, varlığın hakikatini ontolojik olarak, ezeli-ebedi hakikat fikrinden ele almak yerine kendisi tayin eden epistemolojik alana taşımıştır. Bu durum iyinin belirlenmesinde metafiziksel ölçüyü göz ardı ederek kişisel tecrübeleri öne çıkarmış ve ‘yeni iyi’ olarak adlandırılan değer kavramını oluşturmuştur. Özetle söylenecek olursa iyinin geleneksel anlamda zaman, mekan veya duruma göre değişmemesi yerini öznellik alanına itmiş, genel geçer ifadelerin olamayacağını söylemiştir.

Yazara göre bunda geleneksel ‘kendi başına’ olan iyinin çağı okuyamaması ve sorunlara cevap verememesi olduğu söylenebilir. 18. Yy’a bakıldığında da değer alanı nesnel olmaktan öte öznel durumları kapsayacak şekilde oluşturmuştur.

  1. Logos Merkezli Düşünme ve İyinin Kuruculuğu

Metafiziksel düşünceden mülhem ahlak anlayışının “aynılık” ve “özdeşlik” üzerinden; modern dönemde öznellikle serimle-nen değerlerin de “farklılık” ve “ötekilik” üzerinden temellendirildiği söylenebilir. Metafiziksel düşünme mutlak bir zemin ve her şeyin kontrol edildiği kurucu bir Arşimet noktası bulma gayretidir. Böylece ahlaki hayat kurucu iradeye uygun bir şekilde tezahür eder. Hayata dair söz konusu durum ise insanın kendi talepleri ve ötekinin kabulü doğrultusunda bir anlamlandırma hareketidir. Bu durumda yazara göre benlik insanın kendi fiilleri doğrultusunda, yol gösterici bir rehber olarak karşısına çıkmaktadır.

  1. İyi’nin Dekonstrüksiyonu ve Varoluş Kipi Olarak Değer

Dasein’ın çağrısı ile geleneksel iyinin değişim ve farklılıklar üzerinden öznellikle oluşturulan değere dönüşmesi, dekonstrüksiyon (ele alış biçimi – yapısöküm) olarak ifade edilmiştir. Değerler için yazar soyut ifadelerin olmadığını, somut imkanlar ve varoluşla ilişkili olduğunu ifade etmiştir. Hakikat saf bir şekilde durmayıp bağlam içeride gizlendiği görüşü Heidegger düşüncesinde ağırlık kazanmıştır. Heidegger bu durumu yaşam karşısında bir pozisyon alma olarak nitelemiştir.

Düşünen bir filozof olmak yerine sobanın başında üşüyen filozof Heraklitous; Tanrılar her yerde olağan olanın içinde olduğu gibi burada da özlerini sürdürüyorlar demiştir. Heidegger’in yönelttiği varlık sorusu ile hakikat ahlak anlayışları kesinlikten farklı olarak ilişkisel, bağlamsal ve zamansal olarak ele alınmıştır.

Derride metni edebiyat gibi görmeyip hayat olarak ele almaktadır. Makalede geçen ifadelere bakıldığında Derida öncesinde belirli, görev ahlakı olmayan durumda ahlakın olduğunu ileri sürmüştür. Kuralın zamanın, şartların ruhuna göre hareket edilerek ortaya çıktığını ifade etmiştir. Kuralın olmadığı yerde yapılan bu icat yeni değer üretmek anlamına gelir. İyinin ne olduğu yazara göre ‘armağan hareketi’ olarak adlandırılmıştır. Deridanın bu anlayışı her şart ve koşulda tümel bir iyi anlayışı, belirli bir merkezi kural olmamakta tekil durumlar üzerinden iyinin değerlendirilmesi sağlanmaktadır. Bir başka değişle iyinin tanımı her defasında hayatı yeniden okuma olarak söylenebilir. Geleneksel tutumdan farklı olarak yapısöküm geleneğini ortaya çıkardığı, değerler alanında merkezi olmayan ‘mobil bir lokalizasyonu’ temsil ettiği söylenebilir. Bu anlayış bireyi değerler alanında Varlık dışında bir merkezsiz olmaya ittiği, sabitler yerine yönelimlerden hareketle davranışlara karşı tavır alındığı bir durumu ortaya çıkardığı söylenebilir. Söz konusu durum, ahlaki hayata dair logos ya da din gibi belirleyici otoritelerin yönetimini reddetmekte ve her durum karşısında değerlerin yeniden üretilmesini yol açmaktadır.

Sonuç

Bu çalışmada yazar iyi ve değer olarak iki farklı ahlak anlayışından bahsetmiş ve bu anlayışların kaynakların farklılıklarına dikkat çekmiştir. İyinin yerini alan değerin modern dönemde iyiye dair ahlaki tutum ve davranışları yapısöküme uğrattığı ifade edilmiştir. Buna paralel olarak Heidegger’in değer anlayışı da ontolojik olarak ifade etmek yerine tecrübeye dayalı ortaya çıkmaktadır. Teorik referans yerine fenomenolojik ifşa ile karakterize edilen ve zamansallıkta zeminlenen değerler, amaçlarını var olan durumdan alarak bağlama dayalı oluşturmaktadır. Bu durum metafizik temelli ahlak anlayışının erozyona uğramasından ziyade dikkate alınmaması olarak ifade edilebilir. Yazarın ifadesine göre değerler alanının, ‘taklit ve tekrar üzerinde kalıp çözüm-ler üretmek yerine bireyin imkânları çerçevesinde ona rehberlik ettiği’ söylenebilir. Kurucu bir akıl ve harici bir otorite fikri içsel bir motivasyona dönüştürülür. Bu durum bireyin vicdani olarak kendisini düzenlemesinin önüne geçmektedir. Böylesi bir ahlak anlayışının bireyi dış dünyaya karşı savunmasız kalmasına yol açtığı söylenebilir.

Teleolojik kökenden sıyrılan ve metafizik amaçlarla ilişki kurmayan değer eksenli ahlak anlayışları bireyin düşünce ve davranışlarında soru işaretlerine yer açmaktadır. Karşılaştığı durum ve zamana göre şekillenen değer anlayışının metafizik temelden uzak kalması bireyin davranışlarının iyiye yönelmesine dair isteğin oluşmasında her bireyde olmasa da etkiyi azalttığı söylenebilir. Davranışta bulunmanın ne amaçla olduğu hayat içerisinde ortaya çıkmaktadır. Burada kişi yaptığı iyiyi Tanrı’ya dayandırmayarak öznel bir iyiyi ortaya koymaktadır. Bu durum iyinin evrenselliğini gölgede bırakabilir ve tekil iyiler ortaya çıkabilir. Mutlak iyiden uzaklaştıran bu anlayışla kişiye daha fazla sorumluluk yüklemektedir. Ancak iyinin güncelliğe kurban gitmesine ve sürekli bir değişime tabi tutulmasına yol açabilir.

Başvurular

Kılıç, E. (2022). İyi’nin Kuruculuğu ile Değerin Rehberliği Arasında Ahlak’ isimli makalenin Değerlendirilmesi . Doktora tezi. Ankara: Ulusal tez merkezi.