İbn Âbidîn ve “Şerhu Ukûdi Resmi’l-Müftî” Adlı Eserinin Değerlendirilmesi
Hatice Kübra Pekkırbızlı

İDE AKADEMİ | DÖNEM ÖDEVİ 2021-2022

ÖNSÖZ

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Alemlerin rabbi olan Allah’a hamd, O’nun kulu ve elçisi olan Hz. Muhammed’e (s.a.s.) âline ve ashabına salâtu selâm olsun..

İnsanlar tarihten bu yana hep farklı fikirlere, farklı görüşlere sahip oldular. İslâm’ın yayılması mezheplerin teşekkül etmesiyle birlikte bu durum mezhep içerisinde de görüş farklılıkları olarak kendisini gösterdi. Bir konuda birden fazla görüşün olduğu durumlarda Alimlerin neye göre seçim yapacağına dair kitaplar telif edilmeye başlandı. Buna dair ilk müstakil çalışmayı Kadıhan (ö. 592/1196) kaleme almıştır. Ardından Aynî (ö. 1142/1730), sonrasında ise İbn Âbidîn (ö. 1252/1836) eserler telif etmiştir.

Biz de bu çalışmamızda öncelikle İbn Âbidîn’in hayatına, eserlerine, döneminde sahip olduğu statüye dair bir değerlendirme yaptık. Ardından, mezhep içerisindeki farklı görüşlerde kadının neye göre tercih yapması gerektiği risalesi “Şerhu ‘Ukûdi Resmi’l Müftî” isimli risalesinin Hanefî mezhebindeki önemini, erserin konusunu, eserde nelerin dikkate alındığını, döneminde nasıl bir yankı uyandırdığını elimizden geldiğince net bir şekilde izah etmeye çalıştık. 

Çalışmamızda öncelikli olarak risaleden ve onun üzerinde yapılan akademik çalışmaların hepsinden yararlanmaya çalıştık. Gayret bizden tevfîk Allah’tan..

GİRİŞ

İslam dinini gönderildiğinde insanlar karşılaştıkları problemleri ve sorunları Peygamber’e (s.a.s.) soruyorlardı. Peygamberin vefatıyla birlikte İslâm dinine mensup kimseler karşılaştıkları problemleri dönemin ulemalarına sormaya başladılar. Bu dönemde karşılaşılan sınırsız olaylar neticesinde İslâm alimleri arasında fikir ayrılıkları oluşmaya başladı. Çünkü ayetler ve hadisler sınırlı fakat olaylar, problemler sınırsızdı. Alimlerim karşılaşılan bu problemlere kendi geleneklerinin sistematiğine göre çözüm üreterek fetva vermesi, içtihat etmesi gerekti.

Bu konudaki kanaatimizi belirtmek gerekirse; Peygamberin vefat ettiği gün ne olduğunu anlayan kimse İslâm düşüncesini anlayıp devam ettirme gücü olan kimseydi. İslam düşüncesini doğru bir şekilde anlayıp devam ettirmek isteyen alimler tarafından aynı konuda farklı görüşlerin olması bazılarının diğerlerine tercih edilmesini gerektirdi.

Biz de bu çalışmamızda kendisine soru sorulan kimsenin hangi kıstaslara göre kaynaklara müracaat edeceğini anlatan Şerhu Ukûdi Resmi’l-Müftî isimli eseri ve eserin müellifi, Hanefî döneminin son klasik alimi olan İbn Âbidîn’in hayatı, eserleri üzerinde çalıştık.

Çalışmamızın ilk kısmında İbn Âbidîn’in hayatı, eserleri ve fukaha arasındaki mevcut konumundan bahsettik. İkinci kısımda ise Şerhu Ukûdi Resmi’l-Müftî isimli eserde genel olarak hangi konulardan bahsedildiğine, konular arsında müellifin seçim yaparken uyguladığı yöntemlere yer verdik.

BİRİNCİ BÖLÜM

I. İBN ÂBİDÎN'İN HAYATI, ESERLERİ VE HANEFÎ FIKIHÇILAR ARASINDAKİ YERİ

A)İBN ÂBİDÎN'İN HAYATI

Muhammed Emîn b. Ömer b. Abdilazîz el-Hüseynî ed-Dımaşkî (ö. 1252/1836) 1998 (1784)[1] senesinde Osmanlı coğrafi bölgesinin önemli merkezlerinden birisi olan Şam’da doğmuştur. [2] 18.-19. yüzyıl Hanefî alimlerinin sonuncularındandır.Bu durum bize İbn Âbidîn’in klasik dönem Hanefî alimlerinin son temsilcilerinden olduğunu göstermektedir. Klasik eğitimine Muhammed Said el-Hamevî’den Kur'an ve Kıraat ilmini öğrenerek başlamış ardından da Şafiî fıkhını öğrenmiştir. Eğitiminin devamında ise akli ve nakli ilimleri öğrendiği hocası Muhammed Şakir el-Akkâd’ın da etkisiyle Hanefî fıkhına ilgi göstermeye başlamıştır. Klasik Hanefî fıkhı metinlerinin büyük bir kısmını Akkâd’dan okumuştur.[3] Hocalarının vasıtasıyla başlangıçta Kâdiriyye sonrasında ise Nakşîbendiyye tarikatlerine bağlanmıştır. 21 Rebîü’l-âhir 1252 (5 Ağustos 1836) tarihinde Şam'da âlemi ebediyete irtihâl etmiştir ve naaşı Babü’s-Sagir mezarlığında bulunmaktadır.[4]

İbn Âbidîn Osmanlı'nın gerileme dönemlerine tanıklık etmiş bir bilim adamıdır. Bu dönemdeki gerilemelerden kurtulmak için yapılan ıslahatlara da o dönemin alimlerine de yakından tanıklık etmiştir. Bu dönemde girilen savaşlarda mağlubiyet oranları artış göstermiştir. Bunun neticesi olarak da özellikle taşrada durum daha da vahim bir hâl almış ve bazı kadılar kendi görev yerlerine gitmeyerek ehil olmayan nâiblerini gönderme eğilimine girmiştir. Bunun da etkisiyle zulüm ve adaletsizlik büyük oranda artmaya başlamıştır.[5] İbn Âbidîn böyle bir dönemde yaşamasına rağmen kendisi bu olumsuz durumlardan etkilenmemiştir. Aksine kendisinde  kültürel ve epistemolojik krizin en ufak bir belirtisi dahi görülmemektedir.[6]

Ayrıca İbn Âbidîn geç bir dönemde yaşadığı için önceki zamanlarda telif edilen eselerden de istifade etmiştir. Bu yüzden kitaplarında, özellikle furûu konularında tarih içerisinde kat edilen merhaleler görülür.[7]

İbn Âbidîn çağının olumsuz yönlerinden etkilenmemiş fakat güncel problemlere de kayıtsız kalmamıştır. Buna bir örnek verecek olursak; İbn Âbidîn'in bugünkü anlamda sigorta akdini  ortaya koyan ilk isim olduğu dikkat çekmektedir. Bunun en büyük nedenlerinden birisi de 13. asra gelinceye dek doğu ülkelerinde sigortaya dair bir bilginin olmamasıdır. İbn Âbidîn dışında bir alimin bu konuda çalışması varsa dahi günümüze ulaşmamıştır.[8]

Netice itibariyle yapılan araştırmalar ve incelemeler bize, İbn Âbidîn’in çağın olumsuz yönlerinden etkilenmeyen fakat güncel problemlere de kayıtsız kalmayan döneminin önde gelen Hanefî fakihlerinden birisi olduğunu göstermektedir.

B)İBN ÂBİDÎN’İN ESERLERİ

Kaleme Aldığı Meşhur Eserleri:

  1. Reddü’1-muhtar ale’d-Dürri’l-muhtâr[9] ala tenvîri’l-ebsâr;[10] “Timurtaşî’nin (ö. 1004/1596) Hanefî fıkhına dair Tenvîrü’l-ebsâr adlı eserine Alâeddin el-Haskefî’nin(ö. 1088/1677) ed-Dürrü’l-muhtâr adıyla yaptığı şerhin hâşiyesidir.”[11] Bir haşiye olmasına rağmen oldukça açık ifadeler kullanılmıştır. Hükümlerin delillerini incelemiş ve daha önce çözümlenemeyen konuları da çözmeye çalışmıştır. Eser matbudur. Ahmed Davudoğlu(ö 1912-1983), Mazhar Taşkesenlioğlu(ö. 1909), Mehmet Savaş hocalar tarafından Türkçeye çevrilmiştir.

  2. Ukûdü’l-Le’alî fî’l-Esânîdi’l-Avâlî,[12] “Hocası Muhammed Şâkir’in isnadlarına ve icâzet aldığı hocalarının biyografilerine dairdir.”[13]

  3. Ukûdu’d-Dürriyye fî Tenkihi’l-Fetâva’l-Hâmidiyye;[14] “İbn Âbidîn, Hâmid Efendi’nin (ö. 985/1577) Şam müftülüğü sırasında verdiği fetvaları ihtiva eden bu eserin en güvenilir kitaplardan biri olduğunu, ancak tertibinin güzel olmaması, tekrarların bulunması ve çok bilinen meselelere de yer verilmesi gibi sebeplerle eseri kısaltıp yeniden düzenlediğini belirtmektedir.” [15]

  4. Nesemâtü’l-eshâr ala şerhi’l-Menar;[16] Ebü’l-Berekât en-Nesefî’nin (ö. 710/1310) fıkıh usulüne dair Menârü’l-envâr adlı eserine Haskefî’nin İfâdatü’l-envâr adıyla yazdığı şerhin hâşiyesidir.[17]

  5. Minhatü’l-hâlik ale’l-Bahri’r-râʾik; “Yine Ebü’l-Berekât en-Nesefî’nin fıkha dair Kenzü’d-dekâ’ik adlı eserine Zeynüddin İbn Nüceym’in (ö. 970/1563) el-Bahrü’r-râʾik adıyla yazdığı şerhin hâşiyesi olup bu şerhin kenarında basılmıştır.”[18]

  6. Mecmû’atü resâʾili İbn Âbidîn; Müellifin çeşitli konularla ilgili otuz iki risâlesini ihtiva etmektedir.[19] Yusuf Eşit'in ilgili yüksek lisans tezinde otuz üç risâle kaleme aldığı dile getirilmiştir[20] fakat asıl kaynaklarda böyle bir bilgiye rastlayamadık.

  7. Nüzhetü’n-nevâzir ale’l-Eşbâh ve’n-nezâʾir; “Zeynüddin İbn Nüceym’in el-Eşbâh ve’n-nezâʾir’inin hâşiyesi olan eser, İbn Âbidîn’in talebesi Muhammed b. Hasan el-Baytâr tarafından hocasının kitap üzerindeki notlarının derlenmesiyle meydana getirilmiştir. Kitap Muhammed Mutî‘ el-Hâfız tarafından el-Eşbâh ve’n-neẓâʾir ile birlikte neşredilmiştir.”[21]

Bunların yanı sıra bir çok müstakil eseri de bulunan İbn Âbidîn’in eseleri genel itibariyle şerh ve furu fıkıh eserleridir. Bu ise onun başarısızlığını değil bilakis geçmişe bağlı olduğunu gösteren en önemli işaretlerdendir.[22] Bir şiir niteliğinde olan Ukudü Resmi’l-müfti ve onun için kaleme alınan şerhi de müstakil eserlerine örnek olarak değerlendirilebilir.

C)HANEFÎ FIKIHÇILAR ARASINDAKİ YERİ

Bir alimi daha iyi anlayablmek için onun çağdaşları arasında nasıl konumlandığını bilmek işimizi oldukça kolaylaştıracaktır. Bu noktada İbn Âbidîn kendisinden önceki fıkıh müktesebatını çok iyi değerlendirmiş ve çağının problemlerine çözüm bulmuş bir alimdir. Yetiştirdiği bir çok öğrencisinin de iyi yerlere gelmesi bunu kanıtlar niteliktedir. Kendi döneminin önde gelen alimlerinden birisi olmasıyla birlikte bazı konularda kabul edilmeyen veyahut karşı çıkılan görüşleri de olmuştur. Örneğin; Reddü'l Muhtâr eserinin eşribe bölümünde sigaranın hükmüyle ilgili yazdıklarından dolayı kendisine karşı çıkanlar olmuş ve kitabın toplatılması istenmiştir. Ancak devrin önde gelen alimlerinden Allame Yusuf et-Tikveşî ile Muhaddis Muhammed Ferhad er-Rizevî şikayet konusu olan hususun tüm fıkıh kitaplarında yer aldığını söylemişlerdir. Toplatılan kitapların da sahiplerine geri iade edilmesi gerektiğini dile getirmişlerdir.[23]

Bunun yanı sıra Mevlâna Hâlid’in (ö. 1242/1827) 1823 yılında İbn Âbidîn’e göndermiş olduğu mektupta İbn Âbidîn için dua etmesi, İbn Âbdîn'in eserlerinin daha çok tanınmasına vesile olmuştur.[24] Verdiğimiz iki örnek İbn Âbidîn’in kendi dönmeinde kabul gören ve itibar edilen bir alim olduğunun göstergesi niteliğindedir.

 Ayrıca sonraki ulema tarafından takdir edilmiş ve hakkında şu ifadeler zikredilmiştir:

 Zirikli biyografik eseri olan el-Alâm da ondan şu şekilde bahseder: “Şam diyarının fakihi, asrının Hanefi mezhebinin imamı.”[25] Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere kendi dönemi için önde gelen, saygın bir şahsiyet olduğu açıktır.

Zühaylî, İbn Âbidîn için: “Özel olarak onun Hanefi fıkhındaki imamlığı üzerine genelde ise İslam medeniyetinin furu‘undaki imamlığı üzerinde icma oluşmuştur”[26] ifadelerini kullanır.

Hayreddin Karaman ise şöyle demektedir: “Asrında Hanefilerin reisi, en mütebahhir alimiydi… ehli taklid ulema arasında olmakla beraber tahkik mahsulü risâle ve ifadeleri vardır.”[27]

Kemalpaşazâde’ye (ö. 940/1534) göre Hanefi tabakâtında yedi mertebe vardır. Tabakâtü'l-fukaha diye isimlendirilen bu sıralama mezhep içerisindeki hiyerarşiyi gösterir. Ayrıca mezhep içerisinde ihtilaflı bir konu varsa önce hangi görüşlerin tercih edileceğine dair bilgiler de verir. Kemalpaşazâde genel olarak ise fukahayı ikiye ayırmıştır. Bu ayrıma göre ilk üç tabaka içtihat yetkisine sahiptir. Diğer dört tabaka ise mukallittir ancak hepsi aynı seviyede taklit ehli değildir. Sıralamadaki yerlerine göre taklit seviyelerinde farklılık vardır.[28]

İbn Âbidîn'in Hanefî fakihler arasında nerede yer aldığına gelecek olursak; yukarıda verdiğimiz bilgiler ışığında İbn Âbidîn’in Hanefî Fakihler arasında hangi mertebede olduğu hakkında farklı görüşler bildirilmiştir. Yusuf Eşit'in yüksek lisans tezinde belirtildiğine göre bir takım kimseler tarafından o yedinci tabakaya ait görülmüştür. Ancak Eşit tarafından bu durum eleştirilerek İbn Âbidîn’in en alt seviyedeki iyiyle kötüyü dahi ayırmaya muktedir olamayan mukallitlerden görülmesinin isabetli olmayacağı dile getirilmiştir. Onun temel metinlerdeki güçlü ile zayıf hükmü ayırt edebilecek yetkinlikte olması hasebiyle hiç değilse 6. tabaka olan Ashabu’t-temyiz tabakasında yer aldığını söylemenin mümkün olduğu  ifade edilmiştir.[29]

Yukarıda zikredilenler ışığında İbn Âbidîn’in kendi dönemindeki problemlere çözüm üretmesi, sigorta akdini ilk defa ele alması gibi özellikleri göz önüne alındığında mezhep içinde kalarak yeni olaylara çözüm üretmesi ashabu’t-tahricin özellikleriyle uyuşmaktadır. Eşit'in de dediği gibi sadece taklid ehlinden olmadığı açık olan ve hiç değilse 6. tabakadan sayılacak İbn Âbidîn’i ayrıca ashabu’t-tahric alimleri arasında değerlendirmenin de imkan dahilinde olduğunu göz önünde bulundurmanın isabetli olacağı kanaatindeyiz.

II. ŞERU UKÛDİ RESMİ'L MÜFTÎ 'NİN TAHLİLİ

A. ESERİN HANEFÎ FIKHINDAKİ ÖNEMİ

İbn Âbidîn Ukudi resmi’l-müftî isimli mazmun eseri ve bu eserin şerhi alarak kaleme aldığı Şerhu ukudi resmi’l-müftî isimli eserini yazmıştır. Eserin önemli olmasının asıl nedenlerinden birisi de yazarın mensubu olduğu mezhebin ifta usûlü bilgilerinin çoğunluğunu içermesidir.[30] Bu bilgiler genel itibariyle hukukçular tarafından bilinen ama üzerinde çok fazla çalışılmamış ve sistematik bir şekilde sunulmamış bilgilerdir.[31]

İbn Abidin’in ukudi resmi'l-müftî isimli eserinin amacı Calder’e göre ise fıkıh kaidelerini elde etme yolu hakkında uzman müftü ve eğitimli hukukçuya bilgi vermektir.[32] Sözü edilen metin değerlendirdiğimiz şerhin kaynak noktası olması hasebiyle bize de yol göstermektedir. Devamında Calderv, İbn Âbidîn’in eserini bir İngiliz şiiriyle kıyaslar ve onunun, Kuran ve sünnetten söz etmediğini ve usulü fıkıh içinde incelenen yorumlayıcı disiplinlere işaret etmediğini söyler. İbn Âbidîn’in fiillerinin bilgiye dayandığını kanıtlamak isteyen kimseyi mutlaka uzmanlık kazanması gereken bir okul geleneği içindeki hukuki eserler setine yönelttiğini söyler.[33]

Buradan hareketle İbn Âbidîn’in sonraki nesil için temel dayanak noktası olarak Kur'an ve Sünneti değil de -klasik gelenekte de mevcut olduğu üzere- kaynak olarak mezhebin temel eserlerini gördüğü söylenebilir. Bu ise İbn Salah tarafından şu ifadelerle açıklanmıştır: “Müftünün mezhep metinleri ile ilişkisi [mezhep] kurucusunun vahiy metinleri ile ilişkisi gibidir”[34]

Yazılan eserin önemiyle ilgili Calder’in ifadelerine ek olarak Şenol Saylan: “Eserde ortaya konulan kurallar ve ilkeler, mezhep literatürünün farklı türlerinde dağınık olarak mevcut olan kurallardır. İbn Âbidîn ağırlıklı olarak furû eserlerinde dağınık şekilde zikredilen bu ilkeleri belli sınıflamalar altında derlemiş ve bu ilkelerden hareketle mezhep içi tercihi düzenleyen bir yapı kurmaya çalışmıştır. Eser, bir anlamda kendisinden önce yazılmış tüm literatürü gözden geçirip mezhebin temel işleyişini yansıtan ilkeleri bir araya toplayarak sistematik halde sunmuştur. Dolayısıyla İbn Âbidîn’in eserinin önemi, içeriğindeki mezhep içinde yeterince bilinen ve oturmuş bilgilerden ziyade yerleşik bu bilgileri kurgulama ve ifade etme biçimiy1e ilgilidir.”[35] ifadelerini kullanmıştır. Bu bilgiler ışığında İbn Âbidîn’in Hanefî prensiplerine ve mezhebin temel kaynaklarına bağlı olduğu  ve râcih görüşü elde etmeye çalıştığı ifade edilmiştir.

Fakat bütün bunların yanı sıra Hallaq gibi bazı kimseler İbn Âbidîn’in örfü ön planda tutmasının Hanefi mezhebinin geleneksek metodolojisine çok uygun olmadığını, daha önce böyle bir girişimde bulunulmadığını söylemişlerdir. Hallaq bunu şu ifadeleriyle açıkça dile getirmiştir: “Fakat İbn Âbidîn’in yaptığı gibi, örfü hukukî bir kaynak konumuna yükseltme çabasında, bu kaynağı sadece zâhiru’r-rivâye içerisine değil aynı zamanda hem deliller hiyerarşisinin hem de hukukun teolojik desteğinin sürekliliğini sağlayan hukuk metodolojisi içerisine yerleştirmekte kendine özgü bir zorluk vardır. Ki İbn Âbidîn’in Hanefi mezhebinin hermenötik zorunluluklarına tamamen sadık olması ve aynı zamanda hukukî bir kaynak olarak örfü hararetli bir şekilde desteklemesi onu nevi şahsına münhasır bir hukukçu yapar. Şu görece kesindir ki; onun benzeri kaygıları taşıyan öncülerinden hiçbiri metodolojik olarak örfü formel bir konuma yükseltmeye çalışmamıştır ve şu da kesinlikle doğrudur ki; ondan sonra hiç kimse mezhep doktrininin otoriter hiyerarşisine tam bir bağlılık üzerinde ısrar etmemiştir”[36]  Buradan da anlaşıldığı üzere İbn Âbidîn kendisine özgü bir takım yöntemler geliştirse dahi mezhebe bağlılığını hiç bir zaman yitirmemiştir. Ayrıca İbn Âbidîn’in örfe zayıf veya azınlık durumlarda  başvurmasının öğretici bir metot olduğuna da dikkat etmekte fayda vardır. [37]

B. ESERDE KULLANILAN YÖNTEM

Eser müftülere bir el kitabı olması amacıyla telif edilmiştir. Fetva vermek veyahut bir konuda nasıl davranması gerektiğini öğrenmek isteyen kimselerin hangi yolu izleyeceği gösterilmeye çalışılmıştır. Bu durumlarda mezhep kitaplarında yer alan bir görüşün sadece bu sebeple rastgele alınmaması gerektiğini söyleyerek; karşılaşılan görüşler arasında hangisinin neye göre seçileceğini belirtmeye çalışmıştır. Yukarıda da belirttiğimiz üzere İbn Âbidîn mezhep kitaplarında dağınık şekilde var olan ilke ve kuralları bir araya getirerek düzenlemiş ve bir tercih sıralaması oluşturmuştur. Bu sıralama neticesinde karşılaşılan problemlerde mezhep içerisinde tercih edilen görüşün tespitinin nasıl yapılacağını öğretir. Bir  tıkanma cereyan ettiğinde ise başka çözüm yolları üretmiştir.[38] Daha önce de belirttiğimiz üzere örf burada öyle bir etkiye sahiptir. Çözümsüz kalan konularda örfün belirleyici etkisi göz ardı edilmemiştir. Şu da gözden kaçırılmamalıdır ki İbn Âbidîn râcih görüşe uymanın önemine vurgu yapmış ve hüküm vermede salt  kişisel tercihlerin kullanılmasını caiz görmemiştir.[39]

İbn Âbidîn’in bunu nasıl yaptığına dair bir kaç detay verecek olursak; İbn Âbidîn ele aldığı konuya dair önce mezhebin yaygın görüşünü veya o konuda oluşmuş bir icma varsa onu verir. Ardından ele alınan konu hakkındaki diğer görüşleri bildirir. Nihayetinde de kendi görüşünü belirterek mevzuu derli toplu bir şekilde ele alır. Bazı durumlarda ise sonuca gelmeden “اقول” veya “قلت” ifadelerini kullanır. Ancak bu, genellikle değerlendirdiği konu hakkında dile getirilen görüşün belirtmesi için kullandığı bir yöntemdir. İncelenen konuya dair genel kanaat ise daha ziyade “حاصل” ifadesiyle okuyucuya aktarılmaktadır.[40]

C) ESERDE DEĞERLENDİRİLEN KONULAR

Eserde ele alınan konular Eşit'in yüksek lisans tezinde şu şekilde değerlendirilmiştir:

“A. Râcih ve mercûh hükümle amel

B. Fakihlerin tabakaları (Tabakatü’l-Fukaha)

C. Mutemed olmayan kitaplar, içindeki hataların sebepleri ve onlara dair örnekler

D. Hanefi mezhebinin kaynakları

E. Ebû Hanifeden gelen rivayetler arasındaki farklılık sebepleri ve ögrencilerinin

Ebû Hanife’ye muhalefetleri

F. İmam ve ögrencileri arasındaki mevcud görüslerin farklılıgı ve benzerligi

durumunda hangisinin tercih edilecegi

G. Müreccihatlar

H. Fetvanın bir fıkıh kitabından alınması durumunda izlenilecek yöntem

İ. Mefhumu muhalif, mefhumu muvafık

J. Örfe itibar”[41]

Eşit’in yüksek lisans tezinde bu konu tasnifini Şerhu Ukudü Resmi’l-Müftî isimli eseri için ele alınmış bir tasniftir ancak İbn Âbidîn, manzum bir şiir olarak yazdığı “Ukûdu Resmi'l-Müftî” isimli eserine daha sonra bir şerh yazar. Şerhe de şiire başladığı gibi hamdele ile başlayan İbn Âbidîn öncelikle eseri niçin yazdığını açıklar. Sonrasında ise sırasıyla beyitleri vererek onlar üzerinde açıklama yapmaya başlar.[42]  Bu sebeple şiir ve şerhi arasında bir konu farklılığı bulunmamaktadır. Konuların derli toplu bir şekilde verilmiş halinin görülmesi açısında bu tasnif faydalı gözükmektedir.

Eserde ilk ele aldığı konu mezhep içerisinde hangi görüşlerin daha üstün olduğuna dair bir sıralama olan İbn Âbidîn en kuvvetli metnin Zahiru’-rivâye kitapları olduğunu belirttikten sonra bu kitapları tanıtır ve bu altı kitabı da kendi içerisindeki kuvvetlerine göre sıralamaya tabi tutar. İmam Muhammed eş-Şeybânî’nin (ö. 189/805) tasnif ettiği bu kitaplar Hanefî mezhebinin asılları niteliğinde olmasının yanı sıra İmam'a (Numan b. Sâbit ö. 150/767) isnadı kesin olan metinlerdir.[43] Zâhiru’r-Rivâye’den sonra en-Nevâdir kitaplarını en son olarak da en-Nevazil kitaplarını hiyerarşik olarak sıralar.[44]

İkinci olarak Mezhep içerisinde güçlü olan imamları  açıklayıp; bir ihtilaf durumunda hangisinin görüşüne göre amel etmek gerektiğini açıklar. Öncelikli olarak Ebû Hanife’den gelen sözlerin dikkate alınacak yegane görüşler olduğunu açıklar ve mezhepte Ebû Hanife'den görüş nakli yoksa sırasıyla Yakub’un, (Ebû Yusuf ö. 182/798) İmam Muhammed’in ve İmam Züfer’in (ö. 158/775) görüşlerini almak gerektiğine işaret eder. İmamın iki öğrencinin muhalefet ettiği konularda müftînin muhayyer olduğunu belirtir. Ancak burada şu hususa dikkat etmek gerekir ki  bunu şiirde “قيل” lafzıyla dile getirir. “Kıle” lafzı ise zayıf olan görüşü belirtmek için kullanılan bir lafız olması yönüyle dikkat çekmektedir.[45] Kurucu imamlardan sonra gelen meşayıhın ilk üç imama muhalefetinin uygun olmadığını, dirayet sahibi âlimlerden gelen bir rivayet yoksa çoğunluğun kanaatinin alınabileceğini açıklar.

Üçüncü olarak ise görüşlerin konulara göre tercih edilme tasnifini yapmış ve hangi konularda, hangi alimlerin görüşlerinin tercih edildiğini açıklamıştır. İbadet konularına kesin olarak İmam'ın görüşüyle amel etmek gerektiğini, yargılamada Ebû Yusuf, mirasta ise İmam Muhammed'in görüşleriyle fetva verildiğini bildirmiştir. Zahiru’r-rivaye görüşlerin önemine bu kısımda tekrar vurgu yaparak onun aksine müracaat etmenin uygun olmadığını ısrarla belirtmiştir. Görüş tercihinde zayıf bile olsa Müslüman'dan küfrü kaldıranın tercih edilmesi gerektiğini belirtmiştir Bu da Hanefî geleneğin iman konusundaki hassasiyetinin  kendini gösterdiği bir durum olsa gerektir.[46] 

Dördüncü olarak râcih görüşlerin kitaplarda nasıl sıralandırıldığını açıklamıştır. Değindiği sıralamada el-Haniye ve Mülteka’l-ebhur’da önce söylenen görüşlerin daha kuvvetli olduğunu, diğer kitaplarda ise son dile getirilen görüşlerin daha kuvvetli olduğunu belirtmiştir. Kitaplarda sadece bir görüşün delillendirildiği durumlarda da açıklanan görüşün daha kuvvetli olduğunu söylemiştir.[47]

Beşinci bölümde ise lafızlar arasında hangilerinin daha kuvvetli olduğunu açıklamıştır. Tashih edilmiş lafzın daha kuvvetli olduğunu açıklamış ve bu lafızalrın “el-Fetva aleyh” gibi lafızlar olduğuna dair örnekler vermiştir.[48]

Son olarak da örfe değinmiş ve örfe itibar edilebileceğinden bahsetmiştir[49]. Zayıf görüşle amel etmenin ise sadece zaruret durumunda olabileceğini ancak bununla kadının hüküm veremeyeceğini belirtmiştir. Kendi dönemindeki kadıların râcih olanla amel etmesi gerektiği belirlendiği için bu durumun onlar için daha uygun olduğunu belirtmiştir.[50]

SONUÇ

İbn Âbidîn’in hayatını ve eserlerini değerlendirdiğimiz bu çalışmamızda detaylı olarak Şerhu Ukûdi resmi’l-müfti isimli eserini inceledik. Çalışmanın birinci kısmında İbn Âbidîn’in biyografik bilgilerinin yanı sıra ilmî özelliklerine de değindik. Bu çerçevede İbn Âbidîn Hanefî geleneğine sıkı sıkıya bağlı olan bir alim olmasının yanında yeni ortaya çıkan ve gelenekte çözümü bulunamayan meselelerde örf gibi konuları gündeme getirmiş ve olaylara karşı yeni bir bakış açısı sunmuştur. Bunu yaparken de mezhebin asıllarından taviz vermemiş çözümü bulunamayan meselelerde bu yola başvurulması gerektiğini savunmuştur.

Değerlendirdiğimiz eseri Şerhu Ukudi resmi’l-müfti kendi döneminde ve sonrasında mezhep içi ihtilaf durumunda izlenmesi gereken yol açısında belirleyici bir nitelik kazanmıştır.

BİBLİYOGRAFYA

İbn Âbidîn, Muhammed Emin b. Ömer b. Abdülaziz el-Hüseynî, Reddü’l-Muhtâr ala’d-Dürri’l-Muhtâr Serhu Tenviri’l-Ebsâr, Daru’l- Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1994.

İbn Âbidîn, Muhammed Emin, “Şerhu’l Manzûmeti’l-müsemmât bi Ukûdi resmi’l-müfti”, Mecmûatü’r-Resail, İstanbul 1320, 1-2.

Apaydın, Yunus, İslam Hukuk Usulü, Bilay, Ankara 2019.

Calder, Norman, İbn Âbidîn’nin Ukûdü Resmi’l-Müftî’ Adlı Risâlesi”, Usûl İslam Arastırmaları, çev. Şenol Saylan, sayı 2, Temmuz-Aralık, 2004, s. 189-208.

Eşit, Yusuf, İbn Âbidîn'in “Şerhu UkudiResmi'l Müfti” Adlı Eseri ve Bu Eser Işığında Müftünün Mezhep İçi Farklı Görüşler Karşısında Durumu, Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi Temel İslâm Bilimleri Anabilim Dalı İslâm Hukuku Bilim Dalı, Kayseri 2009.

Hallaq, Wael B, “Bir Osmanlı Reform Öncüsü: Örf ve Hukukî Degisim Üzerine İbn Abidîn”, çev. Ömer Faruk Ocakoğlu, Usûl İslam Arastırmaları, , Sayı: 3, Ocak-Haziran, 2005, s. 159-189.

Hira, Ayhan, “İbn Abidin’in Örf Anlayışı (Şerhu Manzûmeti Ukûdi’l-Resmi’l-Müfti ve Neşru’l-Arf fî Binai Ba’di’l- Ahkâmi Ale’l-Urf Adlı Risaleleri Bağlamında)”, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2011, cilt: 15, sayı: 1, s. 351-375 (“İbn Âbidîn’in Örf Anlayışı”)

Karaman, Hayreddin, Başlangıçtan Zamanımıza Kadar İslam Hukuk Tarihi, İrfan Yayınevi, İstanbul, 1975.

Karaman, Hayreddin, “Sigorta Akdinin İslam dünyasına Girmesi”, http://www.hayrettinkaraman.net/kitap/ekonomi/0185.htm ( Erişim tarihi: 25.12.2019.)

Kaya, Eyüp Said, “Zâhiru'r-Rivâye”, DİA, 44/101-102

Kehhale, Ömer Rıza, Mu‘cemü’l-müellifin, Dımask, 1959,  1-15.

Özdemir, Ahmet, “Hanefi Mezhebi Fakihlerinden İbn Âbidîn’in “Şerhu Ukûdi Resmi’l-Müfti” Adlı Risalesinin İftâ Usulü Bakımından Değerlendirilmesi”, IV. Uluslararası Şeyh Şa’bân-ı Velî Sempozyumu -Hanefîlik-Mâturîdîlik-,Kastamonu Üniversitesi, 2017, cilt: 2, s. 6-16. ed. Cengiz ÇUHADAR, Mustafa AYKAÇ, Yusuf KOÇAK (“Şerhu Ukûdi Resmi’l-Müfti'nin İftâ Usulü Bakımından Değerlendirilmesi”)

Köse, Saffet, İslâm Hukukuna Giriş, Hikmetevi yayınları, İstanbul, 2016.

Özel, Ahmet “İbn Âbidîn”,  DİA, 19/292.

Saylan, Şenol, “Osmanlı’da Hukuki Modernleşme Öncesi Fıkhın Geleneksel Yapısını Koruma Çabası: Muhammed Emin İbn Âbidîn (1784-1836)”, Uluslararası Katılımlı Osmanlı Bilim ve Düşünce Tarihi Sempozyumu 08-10 Mayıs 2014 Bildiriler Kitabı, 2014, s. 658-669

Yıldız, Kemal, “Zâhir-Bâtın Dayanışması: Mutasavvıf  Mevlânâ Hâlid ile Fakîh İbn Âbidîn Örneği”, Tasavvuf: İlmî ve Akademik Araştırma Dergisi, 2005, cilt: 6, sayı: 15, s. 123-136.

Ziriklî, Hayreddin, el-A‘lam, Beyrut, 1969, 1-13.

Zühaylî, Vehbe, “İbn Âbidîn”, el-Mevsuatü’l-Arabiyye, Dımask, 2005, 724-725

 

 

 

 

 

 

 

 

 


[1] Ziriklî, Hayreddin (ö. 1893-1976), el-A‘lam, 6/267.; Kehhale, Ömer Rıza (ö. 1905-1987), Mu‘cemü’l-müellifin, 9/77.;  Zühaylî, Vehbe, “İbn Âbidîn”, el-Mevsuatü’l-Arabiyye, s.724-725

[2] Özel, Ahmet “İbn Âbidîn, Muhammed Emîn”,  DİA, 19/292.

[3]Saylan, Şenol, “Osmanlı’da Hukuki Modernleşme Öncesi Fıkhın Geleneksel Yapısını Koruma Çabası: Muhammed Emin İbn Âbidîn (1784-1836)”, s. 660.

[4] Özel, Ahmet “İbn Âbidîn”,  DİA, 19/292.

[5] Yıldız, Kemal, “Zâhir-Bâtın Dayanışması: Mutasavvıf  Mevlânâ Hâlid ile Fakîh İbn Âbidîn Örneği”, s. 124-125.

[6] Hallaq, Wael B., “Bir Osmanlı Reform Öncüsü: Örf ve Hukukî Degisim Üzerine İbn Abidîn”, s. 172.

[7] Köse, Saffet, İslâm Hukukuna Giriş, s.237.

[8] Karaman, Hayreddin, “Sigorta Akdinin İslam dünyasına Girmesi”, http://www.hayrettinkaraman.net/kitap/ekonomi/0185.htm

[9] Ziriklî, el-Aʿlâm, 6/267.

[10]  Ziriklî, el-Aʿlâm, 6/ 267.; Kehhâle, Ömer Rıza, Muʿcemü’l-müʾellifîn, 9/77.

[11] Özel, Ahmet “İbn Âbidîn, Muhammed Emîn”,  DİA, 19/292.

[12] Kehhale, Ömer Rıza, Muʿcemü’l-müʾellifîn, 9/77.

[13] Özel, Ahmet “İbn Âbidîn, Muhammed Emîn”,  DİA, 19/292.

[14] Ziriklî, el-Aʿlâm, 6/267-268; Kehhâle, Ömer Rıza, Muʿcemü’l-müʾellifîn, 9/77.

[15] Özel, Ahmet “İbn Âbidîn, Muhammed Emîn”,  DİA, 19/292.

[16] Ziriklî, el-Aʿlâm, 6/268.

[17] Kehhâle, Ömer Rıza, Muʿcemü’l-müʾellifîn, 9/77.

[18] Özel, Ahmet "İbn Âbidîn, Muhammed Emîn",  DİA, 19/292.

[19] Ziriklî, el-Aʿlâm, 6/268.

[20] Eşit, Yusuf, İbn Âbidîn'in "Şerhu UkudiResmi'l Müfti" Adlı Eseri ve Bu Eser Işığında Müftünün Mezhep İçi Farklı Görüşler Karşısında Durumu, s. 5.

[21] Özel, Ahmet "İbn Âbidîn, Muhammed Emîn",  DİA, 19/292.

[22] Calder, Norman, "İbn Âbidîn’nin Ukûdü Resmi’l-Müftî’ Adlı Risâlesi, s. 193.

[23] İbn, Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 1/43.

[24] Yıldız, Kemal, “Bâtın Dayanışması: Mutasavvıf  Mevlânâ Hâlid ile Fakîh İbn Âbidîn Örneği”, s. 131.

[25] Ziriklî, el-Aʿlâm, 6/267.

[26] Zühaylî, Vehbe, “İbn Âbidîn”, el-Mevsuatü’l-Arabiyye, s.724.

[27] Karaman, Hayreddin, Başlangıçtan Zamanımıza Kadar İslam Hukuk Tarihi, s. 181.

[28] Apaydın, Yunus, İslam Hukuk Usulü, s.335-336.

[29] Eşit, Yusuf, İbn Âbidîn'in "Şerhu UkudiResmi'l Müfti" Adlı Eseri ve Bu Eser Işığında Müftünün Mezhep İçi Farklı Görüşler Karşısında Durumu, s. 10.

[30] Özdemir,Ahmet, "Şerhu Ukûdi Resmi’l-Müfti'nin İftâ Usulü Bakımından Değerlendirilmesi", s. 8.

[31] Hira, Ayhan, “İbn âbidîn’in Örf Anlayışı”, s. 360.

[32] Calder, Norman, "İbn Âbidîn ’nin ‘Ukûdü Resmi’l-Müfti’ Adlı Risâlesi", s. 189.

[33] Calder, Norman, "İbn Âbidîn ’nin ‘Ukûdü Resmi’l-Müfti’ Adlı Risâles"i, s. 192.

[34] Calder, Norman, “İbn Âbidîn ’nin ‘Ukûdü Resmi’l-Müfti’ Adlı Risâlesi”, s. 194.

[35] Saylan, Şenol, “Osmanlı’da Hukuki Modernleşme Öncesi Fıkhın Geleneksel Yapısını Koruma Çabası: Muhammed Emin İbn Âbidîn (1784-1836)”,  s. 661-662.

[36] Hallaq,Wael B., “Bir Osmanlı Reform Öncüsü”, s. 187.

[37] Hallaq,Wael B., “Bir Osmanlı Reform Öncüsü”, s. 186.

[38] Saylan, Şenol, “Osmanlı’da Hukuki Modernleşme Öncesi Fıkhın Geleneksel Yapısını Koruma Çabası: Muhammed Emin İbn Âbidîn (1784-1836)”,  s. 661-662.

[39] İbn  Abidin, Muhammed Emin,  Resmi'l-müfti, s. 4-5.

[40] Eşit, Yusuf, İbn Âbidîn'in "Şerhu UkudiResmi'l Müfti" Adlı Eseri ve Bu Eser Işığında Müftünün Mezhep İçi Farklı Görüşler Karşısında Durumu, s. 15.

[41] Eşit, Yusuf, “İbn Âbidîn'in "Şerhu UkudiResmi'l Müfti” Adlı Eseri ve Bu Eser Işığında Müftünün Mezhep İçi Farklı Görüşler Karşısında Durumu, s. 15-16.

[42] İbn Âbidîn, Muhammed Emin, “Şerhu’l Manzûmeti’l-müsemmât bi Ukûdi resmi’l-müfti”, 1/10.

[43] Kaya, Eyüp Said, “Zâhiru'r-Rivâye”, DİA, 44/101-102

[44] İbn Âbidîn, Muhammed Emin, “Şerhu’l Manzûmeti’l-müsemmât bi Ukûdi resmi’l-müfti”, 1/16-18.

[45] İbn Âbidîn, Muhammed Emin, “Şerhu’l Manzûmeti’l-müsemmât bi Ukûdi resmi’l-müfti”, 1/21-28.

[46] İbn Âbidîn, Muhammed Emin, “Şerhu’l Manzûmeti’l-müsemmât bi Ukûdi resmi’l-müfti”, 1/34-36.

[47] İbn Âbidîn, Muhammed Emin, “Şerhu’l Manzûmeti’l-müsemmât bi Ukûdi resmi’l-müfti”, 1/37.

[48] İbn Âbidîn, Muhammed Emin, “Şerhu’l Manzûmeti’l-müsemmât bi Ukûdi resmi’l-müfti”, 1/37-39.

[49] İbn Âbidîn, Muhammed Emin, “Şerhu’l Manzûmeti’l-müsemmât bi Ukûdi resmi’l-müfti”, 1/44.

[50] İbn Âbidîn, Muhammed Emin, “Şerhu’l Manzûmeti’l-müsemmât bi Ukûdi resmi’l-müfti”, 1/48-50.