Dönem Ödevleri 2021-2022

İnanç ve Siyaset Kavşağında Eğitim: Medreselerin Ortaya Çıkışı ve Fâtımî Topraklarında Yayılması
Münir Ecer

İDE AKADEMİ | DÖNEM ÖDEVİ 2021-2022

ÖZ[1]

Bu çalışmanın amacı, İslâm dünyasında ortaya çıkan ve hem tarihsel, hem kültürel hem de yapısal yönleriyle derin biz iz ve etki bırakarak uzun bir süre entelektüel gelişim ve ilerlemenin sembol bir eğitim kurumu olan medreselerin ortaya çıkışını inanç ve siyaset değişkenleri etrafında tahlil etmektir. Elde edilen sonuçlara göre medreselerin kurulmasının arka planında yatan önemli bir motivin Sünnî inanç öğretilerini yaymak ve siyasi yapıyı güçlü ve daim kılmak olduğu tespit edilmiştir. Bununla beraber söz konusu inanç ve siyaset etkeninde dönemin Şiî/İsmâîlî bir devleti olan ve öğretilerini yaymak için sıra dışı yollara başvuran Fâtımîlerin varlığı ve faaliyetlerinin öne çıkan bir rol oynadığı da görülmüş ve konu bu minvalde tartışılmıştır.

GİRİŞ

Medreseler, İslam eğitim geleneğinde önemli bir dönüm noktasıdır. Daha önce cami merkezli olup özgün bir ortamda sürdürülemeyen eğitim faaliyetleri, medreseler ile birlikte sadece bu faaliyetlere has kılınan müşahhas bir yapıya kavuşmuştur.

İslam dünyasında ilk medreselerin ortaya çıkışı daha da geriye götürülebilirse de[2] gerek daha sistematik oluşu gerekse farklı yerlerde birden fazla şubesinin kurulmasıyla ‘medrese’ ismini öne çıkaran ve adından yoğun olarak söz ettiren gelişme, 457/1064-1065 yılında Nizâmiye Medreselerinin kurulması olmuştur.[3] Bu tarihlerde eğitim ve kültür sahnesine çıkan medreseler yakın tarihe kadar etkisini sürdüren geniş yelpazeye sahip içeriği ile ilmî faaliyetleri aktif bir şekilde sürdürmüştür.

Medreselerin ortaya çıkmasını hazırlayan öncelikli sebep, İslâm dininin teşviki ile Müslüman toplumun ilgi ile yaklaşıp teveccüh gösterdiği ilmî faaliyetlerdir. Câmilerde sürdürülen eğitim uygulamalarına dönük yoğun teveccüh ile beraber câmiler yetersiz kalmış ve yeni arayışlara gidilerek eğitime has kılınmış özgün kurumlar olan medreseler kurulmuştur. Bununla beraber medreselerin kurulmasına etki eden başka sebepler de mevcuttur. Bunlardan önemli bir tanesi, 297/909 yılında, bugün Tunus olarak bilinen Kuzey İfrîkiyye topraklarında kurulan Fâtımî Devleti’nin Şiî/İsmâîlî öğretiyi yaygınlaştırmak ve İslâm coğrafyasının siyasî liderliğini üstlenmek amacıyla yaptığı çalışmalarla mücadele etmektir. Bu anlamda medreselerin yaygınlaşması, Sünnî öğretiyi güçlendirme ve Abbâsî hilâfetini destekleme yolunda bir vizyon üstlenmiş ve bu yolda önemli bir işlev görmüştür. Fâtımîler de kendilerine karşı olarak ortaya çıkan ve ‘Medrese’ diye isimlendirilen bu eğitim kurumları ile mücadele edebilecek ilmî çalışmaları hızlandırmanın yanı sıra, bu kurumların kendi hüküm sürdükleri topraklarda ortaya çıkmasının da önüne geçmeye çalışmıştır. Ancak süreç içerisinde yine itikâdî ve siyasî rollerin etkisiyle Fâtımîlerin bünyesinde de medreseler ortaya çıkmış ve hem Sünnî inancının öğretilerine, hem de Abbâsî hilâfetine hizmet eden eğitim faaliyetlerinin burada da yürütüldüğü görülmüştür. Böylece Fâtımîler, “medrese” isimli eğitim kurumlarının yaygınlaşmasını ve ilerlemesini engelleyememiş ve bu kurumlar Fâtımîlerin bünyesinde de yaygınlaşmıştır.

Bu çalışmada öncelikle medreselerin kurulmasında etkili olan inanç ve siyaset etkeni üzerinde durulacak, daha sonra Fâtımî Devleti’nin bu eğitim kurumu ile olan serencamı söz konusu iki etken etrafında tahlil edilecektir.

MEDRESELERİN KURULMASINDA İKİ FAKTÖR: İNANÇ VE SİYASET

İslâm dünyasında yaygınlaşmaya başlayan bu medreselerin önemli bir hedefi de, söz konusu dönemde Şia propagandası ile ortaya çıkarak İslâm’ın gerçek özünün zâhirî ve bâtınî öğretide saklı bulunduğunu, asıl halifeliğin de Hz. Peygamber ve Hz. Ali’nin soyundan gelen kendilerinin hakkı olduğunu savunan ve bunu yaygınlaştırmak için olağanüstü gayret ve yöntemlere başvuran Fâtımîler ile ilmî zeminde mücadele etmektir. Mısır’ın ele geçirilmesinden sonra, İsmâîlî inancını yayma ve halifelik iddialarını güçlendirme yolundaki çalışmalar Fâtımîler tarafından önemli ölçüde hızlandırılmıştır.

İsmâîlî inancını yaymak için Fâtımîler, Mısır’da el-Ezher Câmii’ni inşa etmiş ve burada sistematik bir şekilde eğitim faaliyeti yürütmüştür. Bu câmi başta olmak üzere dönemin diğer câmilerinde halka açık dersler düzenlenmiş ve halkın İsmâîliyye inancını benimsemesi sağlanmaya çalışılmıştır.[4] Bununla beraber hutbe metinlerine de İsmâîlîlerin temel öğretileri arasında yer alan imâmet, hilâfet iddiası ve zâhirî öğretilere ilişkin içerikler eklenmiştir.[5] Böylece halkın İsmâîlîliği benimsemesi ve özümsenmesi için çalışmalar yapılmıştır. Yanı sıra Dâru’l-Hikme ismiyle anılan bir eğitim kurumu daha ihdas edilmiş ve burası ile beraber devletin merkezî sarayında söz konusu inancı İslâm coğrafyasının Sünnî kesimi başta olmak üzere her tarafına yaygınlaştırmak için dâî ismi verilen fedâî/eğitimciler yetiştirilmiştir.[6]

Abbâsîler Fâtımîlerin bu ilerleyişini durdurmak için çeşitli arayışlara girmiştir. Medreselerin kurulması da, bu kapsamda kullanılan bir gelişme olmuştur. Nizâmiye medreselerinin kurulması ve yaygınlaştırılmasında da böyle bir arayış ve girişimin etkisinin olduğu anlaşılmaktadır. 450/1048-1049 yılında Büveyhî asıllı bir komutan olan Arslan el-Besâsîrî’nin Fâtımîler adına Bağdat’a girerek Abbâsî halifesini devirmesi ve burada bir yıl boyunca Fâtımî halifesi adına hutbe okutmasıyla beraber bu mücadeleye Selçuklular da dahil olmuştur. Tuğrul Bey’in Bağdat’a gelerek Besâsîrî’yi bertaraf edip Abbâsî halifesine tahtını ve itibarını teslim etmesinden sonra[7] Selçuklu ve Abbâsî ittifakının Fâtımîlere karşı olan önemli bir hamlesi de 457/1064-1065 yılında kurulan ve 459/1066-1067 yılı itibariyle aktif bir şekilde eğitim faaliyetlerine başlayan Nizâmiye Medreselerinin ihdas edilmesi olmuştur. Bu medreselerin kuruluş ve yaygınlaşma sürecinde önemli bir sebep olarak zikredilen Fâtımîlerin bâtınîlik ideolojisiyle mücadele etme hususu bunu doğrulamaktadır.[8] Böylece medreselerin kurulmasının Fâtımîlerin ilmî ve politik mücadelelerine yönelik olan sebebi, itikâdî ve siyasî bir tarihi arka plana dayanmakta ve bu sebebin gerisinde uzun bir süreç yatmaktadır.

FÂTIMÎLER DÖNEMİNDE MEDRESELER

Medreselerin kurulmasına ilişkin bu süreç ve etkenler göz önünde bulundurulduğunda, Fâtımîlerin hüküm sürdüğü bölgelerde medreselerin hiç kurulmamış olması beklenir. Zira Fâtımîlerin kendilerine karşı olarak ortaya çıkan ve kendi faaliyetleri ile ilmî zeminde mücadele eden medreseleri engellemesi gerekmektedir. Nitekim böyle de olmuştur. Çünkü Fâtımîlerin güç kaybına uğrayıp yönetimde Sünnî inanca mensup olan vezirlerin söz sahibi olmaya başlamalarına kadar medrese ismini taşıyan eğitim kurumları Fâtımîlerin bünyesinde hiç yer almamıştır.

Fâtımîlerin hüküm sürdüğü bölgelerde medreselerin kurulması İsmâîlî inanca ilişkin faaliyet ve çalışmaların zayıfladığı ve devletin yıkılmaya yüz tuttuğu zamanlara denk gelmiştir. Öte yandan bu eğitim kurumlarının ortaya çıkmasında da Şiî/İsmâîlî devlet adamları değil, Sünnî vezir ve yöneticiler etkili rol oynamıştır.

Fâtımîler döneminde, bu devletin bünyesinde tarih boyunca dört medresenin kurulduğu kaynaklarda yer almaktadır. Bunlar; Ebû Tâhir b. Avf Medresesi, Hâfız es-Silefî Medresesi, Nâsıriyye Medresesi ve Kumhiyye Medresesi’dir.

Bu medreselerin ortaya çıkması, Fâtımîlerin son dönemlerine denk gelmektedir. Ebû Tâhir b. Avf Medresesi, 532/1137 yılında hem Fâtımî idaresi altında hem de Mısır topraklarında kurulan ilk medresedir ve İskenderiye şehrinde kurulmuştur. Bu anlamda medresenin kurucusu, dönemin Sünnî olan veziri Rıdvan b. Velahşî’dir.[9] Hâfız es-Silefî Medresesi, ilkinden yaklaşık 14 yıl sonra, 544/1149-1150 yılında İskenderiye’de kurulan Fâtımîler döneminin ikinci medresesidir. Mısır bölgesindeki bu ikinci medresenin kurulmasında da Sünnî inanca mensup bir vezirin etkisi olmuştur. Nitekim bu medreseyi dönemin veziri Âdil b. Sellâr kurmuştur. Kendisine nispetle bu medreseye Âdiliyye Medresesi de denilmiştir.[10] Nâsıriyye ve Kumhiyye Medreseleri de Fâtımîlerin son veziri olup daha sonra bu devletin varlığına son veren ve yerine Sünnî inanca mensup bir devlet olan Eyyûbiler’i kuran Selahaddîn el-Eyyûbî’dir.[11]

SONUÇ

Medreselerin kuruluş sürecine etki eden pek çok sebep vardır. Bu sebeplerden önemli bir tanesi de dönemin politik gelişme ve seyrine bağlı olarak Sünnî inanç çevrelerinin Fâtımîler ile yürüttükleri inanç ve siyaset merkezli mücadeleyi ilmî sahaya taşımak ve mücadeleyi bu sahada da sürdürmektir. Böylece inanç ve siyaset, medreselerin kurulmasında etkili bir rol oynamıştır.

Fâtımîler, bu medreselerin kurulduğu dönemde hem benimsedikleri Şiî/İsmâîlî inancın öğretilerini ilmî olarak yaygınlaştırma, hem de siyasî arenada oldukça güç sahibi bir konumda olduklarından bu medreselerin kendi topraklarında kurulmasının önüne geçebilmiştir. Ancak söz konusu iki hususta güç kaybının yaşanmasıyla beraber, tarihsel süreç içerisinde medreselerin bu topraklarda, hem de Fâtımî devlet adamlarının izin ve girişimi ile ortaya çıktığı görülmüştür. Bu anlamda İsmâîlîliğin güç kaybına uğraması ve devlet yönetiminde Sünnî vezirlerin etkin olması, medreselerin Fâtımî idaresi altında kurulmasını kaçınılmaz hale getirmiştir. Dolayısıyla Fâtımîlerin hüküm sürdüğü topraklarda medreselerin kuruluşunu hazırlayan tarihsel süreçte olduğu gibi, kuruluşunda da inanç ve siyasetin etkili olduğu görülmektedir.

KAYNAKLAR

Ecer, Münir, Şimşek, Eyup, “Fâtımî Hutbelerinin Eğitim Açısından İncelenmesi: Bir İçerik Analizi Çalışması”, Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 19, 1-30.

Ecer, Münir, Şimşek, Eyup, “İnanç ve Siyaset Kıskacında Eğitim: Fâtımîler Döneminde Medreseler”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, c.9, sayı: 1, 574-600.

el-Makrizî, Takiyuddîn Ahmed b. Ali. el-Mevaiz ve’l-İ’tibar Bi-Zikri’l-Hitat ve’l-Âsâr. ed. Muhammed Zinhûm - Medîha eş-Şerkâvî. Kâhire: Mektebetü’l- Medbûlî, 1997.

el-Makrizî, Takiyuddîn Ahmed b. Ali. Kitâbü’l-Mukaffâ el-Kebîr. ed. Muhammed el-Ya’lavî. Beyrut: Dârü’l-Garbi’lİslâmî, 1991.

en-Nüveyrî, Şihâbüddîn Ahmed b. Abdülvehhâb. Nihâyetü’l-Ereb Fî Fünûni’l-Edeb. ed. Müfîd Kumayhâ. Beyrut: Dârü’l-Kütübî’l-İlmiyye, 2004.

es-Sübkî, Tacüddin Ebû Nasr Abdülvehhâb b. Ali b. Abdülkâfî. Tabakâtü’ş-Şâfiiyyeti’l-Kübrâ. ed. Abdülfettâh Muhammed - Muhammed et-Tenâhî. Dâru İhyâi Kütübi’l-Arabiyye, 1918.

İbnü’l-Kalânisî, Ebu Ya’la Hamza. Zeylü Tarihi Dımaşk. Beyrut: Matbaatü’l-Abai’l-Yusev’iyîn, 1908.

İbn Hallikân, Ebu’l-Abbâs Şemsüddîn Ahmed B. Muhammed B. Ebî Bekr. Vefeyâtü’l-A’yân ve Enbâu Ebnâi’z-Zamân. ed. İhsân Abbâs. Beyrut: Dâru Sâdır, 1978.

İbn Tuveyr, Ebû Muhammed el-Murtazâ Abdusselâm b. Hasan el-Kayserânî. Nüzhetü’l- Mukleteyn fî Ahbâri’d-Devleteyn. ed. Eymen Fuâd Seyyîd. Beyrut: Dâru Sâdır, 1992.

İnân, Muhammed Abdullah. Târîhu Câmii’l-Ezher fi’l- Asri’l- Fâtımî. Kâhire, 1942.

Makdisi, George. Ortaçağ’da Yüksek Öğretim: İslâm Dünyası ve Hıristiyan Batı. çev. Ali Hakan Çavuşoğlu - Tuncay Başoğlu. İstanbul: Klasik Yayınları, 2. Baskı., 2018.

 


[1] Bu konuya ilişkin etraflı ve derinlikli mülahazalar için bkz. Münir Ecer, Eyup Şimşek, “İnanç ve Siyaset Kıskacında Eğitim: Fâtımîler Döneminde Medreseler”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, c.9, sayı: 1, 574-600.

[2] Tacüddin Ebû Nasr Abdülvehhâb b. Ali b. Abdülkâfî es-Sübkî, Tabakâtü’ş-Şâfiiyyeti’l-Kübrâ, ed. Abdülfettâh Muhammed - Muhammed et-Tenâhî (Dâru İhyâi Kütübi’l-Arabiyye, 1918), IV/314; Takiyuddîn Ahmed b. Ali el-Makrizî, el-Mevaiz ve’l-İ’tibar Bi-Zikri’l-Hitat ve’l-Âsâr, ed. Muhammed Zinhûm - Medîha eş-Şerkâvî (Kâhire: Mektebetü’l- Medbûlî, 1997), III/436.

[3] Ebu’l-Abbâs Şemsüddîn Ahmed B. Muhammed B. Ebî Bekr İbn Hallikân, Vefeyâtü’l-A’yân ve Enbâu Ebnâi’z-Zamân, ed. İhsân Abbâs (Beyrut: Dâru Sâdır, 1978), II/129; es-Sübkî, Tabakâtü’ş-Şâfiiyyeti’l-Kübrâ, IV/313.

[4] Muhammed Abdullah İnân, Târîhu Câmii’l-Ezher fi’l- Asri’l- Fâtımî (Kâhire, 1942), 41-42.

[5] Münir Ecer, Eyup Şimşek, “Fâtımî Hutbelerinin Eğitim Açısından İncelenmesi: Bir İçerik Analizi Çalışması”, Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 19, 13-23.

[6] Ebû Muhammed el-Murtazâ Abdusselâm b. Hasan el-Kayserânî İbn Tuveyr, Nüzhetü’l- Mukleteyn fî Ahbâri’d-Devleteyn, ed. Eymen Fuâd Seyyîd (Beyrut: Dâru Sâdır, 1992), 110-111.

[7] Ebu Ya’la Hamza İbnü’l-Kalânisî, Zeylü Tarihi Dımaşk (Beyrut: Matbaatü’l-Abai’l-Yusev’iyîn, 1908), 89-90.

[8] George Makdisi, Ortaçağ’da Yüksek Öğretim: İslâm Dünyası ve Hıristiyan Batı, çev. Ali Hakan Çavuşoğlu - Tuncay Başoğlu (İstanbul: Klasik Yayınları, 2018), 239.

[9] Şihâbüddîn Ahmed b. Abdülvehhâb en-Nüveyrî, Nihâyetü’l-Ereb Fî Fünûni’l-Edeb, ed. Müfîd Kumayhâ (Beyrut: Dârü’l-Kütübî’l-İlmiyye, 2004), XXVIII/169.

[10] Takiyuddîn Ahmed b. Ali el-Makrizî, Kitâbü’l-Mukaffâ el-Kebîr, ed. Muhammed el-Ya’lavî (Beyrut: Dârü’l-Garbi’lİslâmî, 1991), V/397.

[11] el-Mevaiz ve’l-İ’tibar Bi-Zikri’lHitat ve’l-Âsâr, III/438.