KÜRESEL DÜŞÜNCE TARİHİ VE İSLAM DÜŞÜNCESİ PROF. DR. CEMİL AYDIN AÇILIŞ DERSİ YAYINLANDI!

 

Küresel Düşünce Tarihi ve İslam Düşüncesi

14.10.2022

İslam dünyası fikrini, Müslümanların küresel düşünce tarihine katkılarını ve İslam düşüncesinin küresel düşünce tarihindeki yerini tartıştığımız İDE AKADEMİ 2022-2023 açılış dersi Prof. Dr. Cemil Aydın tarafından gerçekleştirildi!

Konuşmalarına Müslümanların tarihine dair önemli anekdotlarla başlayan Aydın, İslam tarihinin en marjinal şekilde anlatıldığını ve tüm evrensel değerlerin kaynağının Avrupa gibi gösterildiğini dile getirdi. Müslümanların evrensel düşünceye hiç katkı yapmadığı yönündeki bu tarihsel yanlış izlenimi düzeltmek için yaptıkları sorgulamalara ve çalışmalara değindi. Sanılanın aksine özellikle son 200 yılı ilgilendiren insan hakları, eşitlik, bağımsızlık, tolerans gibi evrensel mefhumların köklerinin Avrupa dışından geldiğine işaret etti, Müslümanların da başka toplumlar gibi bugünkü evrensel değerlere büyük bir katkısı olduğuna dikkat çekti. Bilhassa 19.yy’da İslam düşüncesiyle küresel tarihin nasıl zenginleştiğini vurguladı.

Kendilerinin de bu gerçeği daha iyi ortaya çıkarmak için çalıştıklarını söyleyen Aydın, ancak diğer taraftan İslam düşüncesi konusunu çalışan pek çok kesimin meseleyi farklı bağlamlarda ele almaya çalışsalar da İslam düşüncesini hala kapalı kutu gibi gördüklerini belirtti. “İslam düşüncesi zaten küresel düşünce tarihinin bir parçası değil mi, neden ayırıyoruz?” sorusunu soran Aydın, İslam düşüncesinin Klasik dönem, Yenilenme dönemi, Muhasebe dönemi ve Arayışlar dönemi olmak üzere dörde ayrıldığını hatırlatarak bu dönemlendirmenin İslam düşüncesi ile dünyanın geri kalanı arasında büyük bir ayrıma yol açtığını ve İslam düşüncesini fikir akımlarına farklı şekillerde cevap veren bir gelenek konumuna düşürdüğünü ifade etti.

Bu çerçevede Aydınlanma ve Avrupa’daki oryantalizme karşı ortaya çıkan İslam’ın evrenselliği tezi, İslam birliği ideali ve hilafet hareketi gibi söylemlerin, dünya düzenine şekil vermek isteyen Asyacı ve Afrika birliği hareketlerine benzerliği, Avrupa merkezli olmayan bir siyaset teorileriyle olan benzerliğine işaret etti.

Cemil Aydın, küresel tarih açısından son 200 yılın pek iç açıcı görünmediğini ancak bu dönemde Müslümanların da dönemleri aşan yeni problemler yumağıyla karşılaştığını söyledi. Müslümanların, kendilerini küçük düşüren söylemlere iten problemlere dair cevabını ve bu cevabın bize kadar uzanan boyutunu şöyle ele aldı: 19. yüzyılın sonuna gelindiğinde Müslümanların büyük çoğunluğu Hristiyan imparatorluklar tarafından yönetilmeye başladı. Tarih içinde Müslümanları yöneten başka milletler her zaman oldu ancak 19. yüzyıla kadar daima deri rengiyle ilişkilendirilen ırkçılık yerine din üzerinden bir ırkçılık tezi ortaya atılarak İslam’ın ırkileştirilmesi üzerinden yapay bir İslam birliği tezi ileri sürüldü. Ancak 19. yüzyıl öncesinde ise İslam düşüncesinde vahdet, ümmet anlayışı olsa bile Müslümanlığın farklı coğrafyalarda kültürel olarak farklı yaşanması nedeniyle ümmet fikri üzerinden tarihsel olarak İslam birliği siyasetinin veya İslam dünyası fikrinin oluştuğunu söylemek pek mümkün değildir.

Cemil Aydın, 19. yüzyılda Müslümanların maruz kaldığı dert yumağının sonucu olarak birleşme fikrinin ortaya çıktığını ancak Tanzimat reformlarıyla birlikte Müslümanların; medeniyet fikrinin, evrensel hakanlık ve İslam ümmeti fikri etrafında birleşmeye başladığını söyledi. Aydın, “İslam alemi fikri, İslam medeniyeti tahayyülü evrensel din olarak İslam adına konuşma ihtiyacı bu dönemin bir ürünüdür.” dedi.

Müslümanların tarihe pek çok katkısının olduğunu ve bunların unutulduğunu ifade eden Aydı, bu katkılardan birinin yeni dünya düzenine şekil verme vizyonları olduğundan Arap-Asya blokunun pek çok ülkenin bağımsızlık sürecini hızlandırdığını söyledi.

Bu dönemin ürünlerinden biri olan İslamcılık düşüncesini küresel düşünce tarihindeki yerine odaklanan Aydın, İslamcılığın “laiklik karşıtı” anlamında İslam’ın köklerine dönmek olmadığını, Soğuk Savaş Dönemi’nde yaşanan modern ulus-devlet ve Filistin meselesi gibi küresel sorunlara bir cevap, hem İslam hem geleneğe hem modernite bağlı “evresel” bir çözüm arayışı olduğunu ifade etti.  İslamcılığın tezini şu cümlelerle özetledi: Avrupa medeniyeti insanlığı kurtaracak bir vizyona sahip olduğunu iddia etti ancak yanıldı, bilim ve medeniyetle bizi kurtarabilecekken ırkçılıkla parçaladı. Biz İslam’ı yeniden yorumlayarak insanlığı huzura kavuşturabiliriz.

Son olarak Cemil Aydın küresel tarih bilinmedikçe İslam’ın söz konusu yorumlarını da anlaşılamayacağına işaret etti. Bu konundaki çözümün iki taraflı yani İslam düşüncesi ile küresel düşünce arasındaki diyaloğu güçlendirmekten geçtiğini söyledi.

Videolar